……………..Sait Faik Abasıyanık’ a sevgilerimle…
‘’Bu gün gök kara, içim Cehennem.
Ben çaresiz kalmışam.
Oy gözlerin siyah duman. ‘’
Gülüm, cerenim benim,
/sevdamı bilenim.
Öyle bir günün sonrasındayız ki artık.
Çevrilmiş ırmaklarımızın gül suları.
Pus tutmuş alanlar şehir pus tutmuş
Yalnızlığın acısı kaplıyor baharı.
Türküler yaktım, şiirler yazdım her saat.
Ülkemde özgürlüğün simgesisin çünkü.
Rengarenk kardelenler her yerde seni arar.
Kardelenler ki her biri diğerinden ap ak.
Anadoluda açtığın o büyük kampanya.
Ne güzel sardı ülkemi ey can.
DÖNMEYİ DÜŞÜNMEDİLER
Çanakkale Savaşında kendisiyle görüşme yapan Ruşen Eşref Ünaydın’a Ulu Önder Atatürk şöyle diyor: “Kendisinden birkaç dakika önce sipere giren arkadaşının öldüğünü görüyor, birkaç dakika sonra kendisinin de öleceğini biliyor. Yine de en ufak bir duraksama geçirmeden siperde yerini alıyor ve sessizce kılı bile kıpırdamadan şehit oluyor. Çünkü onlar egemenliğe giden yolda dönmeyi düşünmediler
Afyon Dumlupınar Başkomutanlık Savaşında Yüzbaşı Reşat Bey, Çiğil tepe’yi iki saatte alacağına söz verir. Ne var ki tepe çok diktir. Düşman en büyük gücünü bu tepeye yığmıştır. Bu nedenle tepenin alınması sadece iki saat gecikir. Yüzbaşı Reşat Bey; tepe’yi söz verdiğim saatte alamadım, diyerek intihar eder. Çünkü o egemenliğe giden yolda dönmeyi düşünmez.
Buna benzer bir değil binlerce olayı sayabiliriz. Tarih kitapları her bir Türkün yurt savunmasında ne kadar büyük destan yazdığını anlatır. Bu destanı dinleyenler çelikleşir. Üstelik düşmanları bile kendine hayran bıraktırır.
Onun için sizleri unutmadık aziz şehitlerimiz. Sizleri nasıl unuturuz bacanağım Burhan Günkan, daha 7 aylık kızın öyküm Gizem Günkan ‘ı bizlere bırakarak, alnına gelen şarapnel parçasıyla nasıl gülümseyerek gidiyordun. Daha 25 yaşındaydın ve gencecik bedenini hain pusularda dağlamıştın.
İstiklali Yazanlar
1. PERDE:
5 Kasım 1920 Maarif Vekaleti İstiklal Marşı Komisyonu
Bahçeyi bir karamsar gördüm bugün
Ağaçlar küskün, güller yaralı
Tuttuğun aşılar seni özlemiş
Boynun büküp yollarını gözlüyor.
İğde ağacı artık hiç kokmuyor.
.............Saat: 18
Cevizli helva yapmış hanım
-Ah sağ ol, nasıl da çekiyordu canım.
Diye yaklaştım helvaya.
-Sana yapmadım, oğluma yaptım, dedi.
Doktor sana yasakladı.
GÜLŞEN ŞENDERİN (TURKUVAZ DÜŞLERDEKİ BEBEK)
Gülşen Şenderin, Antoloji ve UMUDUN TÜRKÜSÜ grubunun üyelerinden bir şair. Onun bir iki şiirine yorum yazdığım için bana, ‘’ TURKUVAZ DÜŞLERDEKİ BEBEK’’ şiir kitabını gönderdi. Kitabı okuyunca çok beğendiğim için Antoloji üyelerine tanıtmak istedim. Onun şiirlerini siz de okuduğunuz zaman duygu ve düşünce dünyanızın renklenip çiçeklendiğini göreceksiniz.
(TURKUVAZ DÜŞLERDEKİ BEBEK)
KAZ DAĞLARI TÜKENİRKEN
Kaz Dağlarına hiç gitmedim, bundan sonra gideceğim de şüpheli. Ancak Kaz Dağlarından siyanürle altın arandığı, Kaz Dağlarının doğal güzelliğinin birkaç yıl içinde ortadan kalkacağı haberi yüreğimi daralttı. İçim acıdı.
Bakın CNN Türk’ün 12 Şubat 2011 tarihli haberi; “Tepkiler ve eylemlere rağmen Kaz Dağları'nda altın arama faaliyetleri devam ediyor. Yeşil cennette 26'sı işletme, 8'i arama olmak üzere toplam 34 nokta için ruhsat aldığı açıklandı. Açıklanan rapor çevrecilerin yine tepkisine neden oldu. “
Kaz Dağlarında doğa hızla tüketilirken bizim Çevre ve Şehircilik Bakanı ne yapıyor derseniz, hiçbir şey.
Somali’de halkın açlıktan öldüğünü her gün gazetelerden okuyor, televizyonlardan izliyoruz. Somali toprakları bundan 20-30 yıl önce yemyeşildi, çölleşmemişti daha. Orada Batılı sömürgecilerin altın çıkartma hırsı güzelim ülkenin çölleşmesine yol açtı. Bugün geldikleri nokta açlık ve yoksulluk. Peki emperyalistlerin ülkelerinde altın çıkarmasına izin verenler, sonucun önceden böyle olacağını bilebiliyorlar mıydı? Tabi ki hayır. Ama biz, ülkemizdeki sonucu şimdiden görebiliyoruz, bu gidişle Kaz Dağlarının sonu da diğer altın çıkarılan yerlerden farklı olmayacak. Kaz Dağlarında doğa hızla tüketilirken bizim Çevre ve Şehircilik Bakanlğıı ne yapıyor derseniz, hiçbir şey. Doğa hızla tüketilirken bu kadar vurdumduymaz nasıl olunur, altın arama izni nasıl verilir, anlamış değilim.
Almanya’nın “değil tüketmek, ülkede imhası bile ciddi sağlık sorunlarına yol açar” diye kabul etmediği genleriyle oynanmış, GDO’lu mısırlar sokaklarımızda rahatça satılıyor. % 100 kanserojen madde içerdiği saptanan bu mısırların satılmasına kim izin veriyor? Tabi ki, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı.
...........Beş arkadaş aralarında yolculuklarda yaptıkları dalgınlıklar hakkında konuşuyorlardı.
.......... Mehmet:- Sormayın azizim, dedi. Hiç unutmam İzmir’e gidiyordum. Yol boyunca uyuyamadım. Otobüs İzmir’e girerken uyuya kalmışım. Otobüs garaja girdiğinde sersem sersem kalktım.Hava güzel olduğu için ne paltom aklıma geldi, ne de bavulum. Neden sonra bir eksiklik hissettim. ‘’Bende bir şeyler olacaktı ‘’demeye başladım.’’Ay paltom, ay bavulum, ‘’ derken, uzun uğraşlar sonucu eşyalarıma kavuşabildim.
............Figen Hanım:- Bak şimdi bir eşya kaybetme hikayesi de ben anlatıcam. diyerek anlatmaya başladı.
........-Bir internet şiir grubundan tanışıp dost olduğumuz 8-9 şair arkadaşımızla İzmir'de buluşup, toplanıp, tanışıp güzel bir gün geçirecektik.
Ben onlardan ayrılınca, akşama İzmir'de yaşayan kardeşimin evine geçip bir kaç gün kalacaktım.
........Toplantıya en geç ben yetiştim. Arkadaşlar beni otogardan aldılar.
Ustadim yuregine saglik :) ne harika bir siir guzellikler sizi bulsun saygilar *** Tam Puan *** ANTOLOJIM