MEYVESİZ İNCİR AĞACI
(Mat. Mar.)
İsa sabah şehire dönerken acıkmıştı,
Yolda gördüğü incir ağacına yaklaştı.
Tek başıma dağlar aştım,
Dost bulmak için dolaştım,
Melekler ile ağlaştım.
Sağa baktım cinsimden yok.
Bir âlem içine girdim,
Esselamu aleyküm ve rahmetullahu ve bereketuhu, ebedan ve daiman.
Şu bir gerçektir ki, insan korktuğu varlıklardan, en yakını dahi olsa yapısı gereği, önce ondan soğur sonra da nefret eder. Öyleyse ‘korku nefreti doğurur’ şeklinde bir tespit yapsak yanılmış olmayız inşallah. Genel anlamıyla, fert psikolojisinde nefrete yol açan korku, toplum psikolojisinde de, pek farklı neticeler doğurmaz. Özel anlamda ise; Allah korkusu esbap yönünden bakılınca, fert ve toplum bazında; kısa vadede seküler bir fayda sağlasa da, uzun vadede ters teper, bilhassa toplum bazında ateizmi semirtir, geliştirir. Çünkü söz konusu bu korku, üzerine gidilerek çözülebilecek bir korku değilse, o zaman kaçılarak çözülme yoluna gidilir ve kaçılana nefret başlar.
Risaleler Allah’a korku ile tabi olmayı değil bilakis sevgi ve muhabbet ile Allah’a yaklaşmayı vaz ediyor. Elbette ki sevgi ile tabi oluş, en mükemmel kulluktur, nasıl ki bir öğrenci çekindiği, korktuğu (saygı ile de olsa) öğretmeninin sözünü istemeyerek yerine getirir, isteyerek yapsa da yarım yamalak yapar. Buna karşın sevdiği öğretmenin sözünü ise canı gönülden yapar, hem de tam ve eksiksiz yapmaya çalışır. Öğretmeni canını istese belki canını bile verir.
Ey gönül sev, öyle bir yar, şöyle olsun sevdiğin yar;
Kendi saçsın nur-u envar, nur yüzünden dur-u envar.
Bâki bir mahbub-u deyyar, gıpta etsin cümle ağyar.
Sev sınırsız hiss-i kalben, iste yardan yâri kesben.
Git ki, sonsuz şevke velben, sonra, nezbet yâri cezb’en.
Şükrün kaynağı muhabbet,
Her muhabbet Senden gelir,
Muhibe muhb da Senden.
Aşk kaynağı Sensin elbet,
Her türlü aşk Senden gelir,
Hiç olmak hep olmaktır, hep olmak nedir acep?
Hep’likten çıkamamak firavunluğa sebep.
Ey nefsim! Gittin kaç kez hiçlik ülkelerine,
Hiç’ler kral yaptılar seni kendilerine.
Meryem Beyt-i Makdis’te bir zaman kalır sonra,
İsa öldürülmesin diye gider Mısır’a.
Meryem bir boyacıya İsa’yı çırak verir.
O burada çalışıp boyacılık öğrenir.
Bir öğle vakti idi, çıktım karşı yamaca,
Sırtımı dayadım da büyükçe bir ağaca,
Karşımdaki Körfez’e bir hayli bakıp kaldım,
Tarifsiz bir keyifle İzmir’i seyre daldım.
Seninle olduğumda bir amipin içinde;
Oyuncaktır kainat parmağımın ucunda.
Seninle olmadığım bir filin cüssesinde;
Oyuncağım karınca parmağının ucunda.
İstersen cehennemin en dibine at beni,
İstersen cennetlerde zirveye çıkart beni,
Her ikisi de birdir, Senin iraden olsun,
Her zerrem Senin sözün, Senin kelimen olsun.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!