(Serbest–Hece buluşması, Zincir–Yediveren buluşması, Üçgül, Özge ve Yunusça)
………………….. Gül-ü Zişan dedi ki:
“Ahir zamanda benim ihvanlarım gelecek.
Gezdir tüm âlemleri, mutlu eyle şaşkını.
Sil her şeyi kalbinden daim eyle aşkını.
Ömür boyu taşıdım ta ki, içimde seni,
Gel şimdi, naz etmede, Rabbe döndür eneni.
Artık sen benden in de, bindir üstüne beni,
“Sabit Ayân”dan beridir eklenmiş çağım/a ç/ağ’lar.(1)
Kâinatın ömrü kadar yüklenmiş aklım/a ç/ağlar.(2)
Sana olan hislerimle yüreğim ruhum/a ç/ağlar.(3)
Aç ağlayan ve çağlayan “lem yelid ve lem yuled”im.(4)
Cemalin görürken gözüm husrla(5) daim/an’a ç/ağlar.(3)
Aldı bastı bağrına yavrusunu Amine,
Dokuz gün sonra verdi O’nu süt annesine.
Halime Hatun ise, açtı kundağı baktı,
Görünce Nur Bebeği içi eridi aktı.
Kalbim bir çok elemle doldu taştı bu gece,
Hicranım semalara kanatlandı bu gece.
Karanlık semalarda ışıl ışıl parlayan,
Her bir yıldız bir tevbe idi sanki bu gece.
Vahdet denizine daldı Seni buldu benliğimiz,
Sır olup geçti vahdetten(1) vahidiyette(2) yok oldu.
Her zerrede belirip de bensiz oldu senliğimiz,
Her beliriş bir cennetti; ehadiyette(3) hal oldu.
Ey âlemlerin tek Rabbi, en sevgili, en Rabbisi!
Kimileri Musa ile, kimileri İsa ile,
Kimileri Muhammed’le şirk koşuyorlar Allah’a,
Kimileri mürşidiyle, kimileri şeyhi ile,
Kimileri de hocayla şirk koşuyorlar Allah’a.
Museviler tavaf eder Musa’nın şahsiyetine,
Kimi akıl gözüyle hakikat yollarında,
Bin bir akıl yürütür ince hesap peşinde.
Kimi de kalp gözüyle hakikat yollarında,
Kaç türlü seyr-ü süluk, vuslat arar düşünde.
Akıl gözü tek gözdür, beş duyu ile görür,
Bulutların üstüne çıkıp sesleneceğiz,
Dünyaya haykırarak, artık ‘biz’ diyeceğiz.
Çünkü ben, sen ve bizler, enelerimiz buzdan,
Eriterek buzları geçtik biz o havuzdan.
Hasret ateşlerinin gül olur alevleri,
Aşık kalbinde saklar bu alevden gülleri.
Aşıkın sevdasını alev gülleri demler,
Demden çıkan besteyle açılır ne gizemler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!