Sen, gönül kuşağımda kırılmayacak faydın
Söz vermiştin giderken; ne oldu, neden caydın?
Bilirim zamanın yok, menzilin mesafeli
Çok değil, bir teşehhüt miktârı uğrasaydın
İstanbul/2016
(Teşehhüt Miktarı 2020)
Günlerdir sokaktayım cebimde yok metelik
Nerdesin yüreğimin orta yeri nerdesin
Anahtarı kaybettim yolda kaldım üstelik
Nerdesin yüreğimin orta yeri nerdesin
Simsiyah saçlarında yağmurlar ayrı süstü
Nereye bu yolculuk söyle sevgili canan?
Gönlümü avutacak sözlerin bende kalsın.
Dönmesen de geriye gittiğin diyarlardan,
Hasreti unuturum gözlerin bende kalsın.
Yokluk olan varlığa bu kadar dalmak niçin
Sonsuzluk diyarına varmak olsun niyetin
İstanbul/1993
Çakıl taşı kaynar çanaklarında
Tek damla su çıkmaz kaynaklarında
Yorgun geceleri sallayan yağmur
Azaba dönüşür yanaklarında
Hanümansız insanlar harabe olmuş bağlar
Soymuşlar libasını utanır şimdi dağlar
Derin sancılar sarar ağlar yüreğim ağlar
Bulutlara takılan ellerim olmasaydı
Ben böyle yükseklerde gezmezdim diyar diyar
Takvimler mevsimleri, aylar günleri tanır
Aynada ürperen göz sessiz gölgeye güler
Zamanın tik takları tekrarından utanır
Sayılı nefeslere esirdir ölümlüler
Ölüler diyarında gün yüzü görmez mahzen
Yanıma otur şöyle bir vedalık sözüm var
Karanlık odaya ser öldüğüm döşekleri
Derin uykuya düşsün cadde sokak tüm civar
Sen yaz ki bilsin defter öldüğüm döşekleri
Nefes üfledik kışa gönlümüzde açtı yaz
Meçhulleri tarıyor baygın gözdeki bakış.
Zor şehadet getirir kurumuş dudakların.
Tükenen ip yumağı işlenen en son nakış,
Bak canı çekiliyor ihtiyar bacakların.
PARKTA BİR GARİP
Usulca banka gelip
Hafif yana kay, dedi.
Kenarına ilişip
İkiye bir pay, dedi.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!