İçimde bir diyar var ne terazi dengede
Ne duvarı kollayan aynadaki kırıklar
Saatler ölümlere kurulurken gölgede
Namluların ucunda yalnız kalır çığlıklar
Kurşun yükünü taşır gün guruba dönerken
Aynalara baktım, gözüm nerede?
Kaybolmuş benliğim, özüm nerede?
Çevrilmiş tüm yollar Batıya doğru,
Pusulamın yönü kuzum nerede?
Siyah serpuş ak cübbe gizlemez soysuzluğu
Her gördüğü kitapta artar huzursuzluğu
Ne ara peydahladın bunca cinsi bozuğu
Kalk Hülagu kabrinden iftihar et piçinle
Hakikat aynasına gün batarken yansıyan
Birbirine karışmış, toz duman vatan sathı
Kan kusan saatlerin her dönüşü bir isyan
Zamansız mevsimlerin yarım kalır eyvahı
Sahipsiz duvarlarım nemli hayata mahkûm
Sabahıydı sanırım, o dehşetli rüyanın
Dedemin odasına bakmaktı tek muradım.
Nişli duvarlarında üç beş parça eşyanın,
Tozunu almak için perdeyi araladım.
Omzuna yaslanır, yatar her gece
Ay İstanbul’da
Ve güneşin nabzı atar her gece
Say İstanbul’da
Bir masa, dört adam dertli veremli
Dil unutmaz adını
Bu can çıkmadan tenden.
Görseydi suratını,
Kıskanırdı ay senden.
Yine hangi yola düşmüş ki gönlün
Seyir defterine bir iz bırakmış
Saklamış kilidi görmesin el gün
Anahtar yerine bir iz bırakmış
Yitik hatıralar hep kederdeler
Zorlu bir kış gecesi
Döşeğin etrafında
Kaderin bilmecesi
Çözülecek yakında
Sobadaki çatırdı
Saatler gamı vursun
Zaten dünyam dar beni
Zaman uzayadursun
Hasretine kar beni
Düşme derken günaha




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!