Zaman yükünü taşır,
Sular dağa ulaşır,
Yanar tutuşur nehir.
Hasret, zindanda büyür.
Ne tuhaf bir manzara; renk solgun, yüzler silik
Suretler, gölgelerin çetin dağdağasında
Tüm ölümler şüpheli, bütün doğumlar eksik
Anneler, sancıların yalancı kuşağında
Tersine dönmüş dünya, ehramlar tepetaklak
Hiç bahane bulmayın masum günahsız gece
Ve hastalar geceyi uzatır sebepsizce
İstanbul/2015
Hayatı sınıyorum cambazın tahtasında
Yarım kalan türküler buçuk, dudaklarımda
Acısı yüreğimin en derin noktasında
Bir tutam merhem getir uçuk dudaklarımda
Tertemiz vicdanıdır dünyanın, barınmaz kir
Mevsim Bahar
Tabiat canlanır çiçekler açar
Gönüllere huzur verir ilkbahar
Her taraf rengârenk yeşil pembe al
Ağaçlar süslenir yaprakla dal dal
Otlasın kuzular ötsün keklikler
Kaderimi izlerim zamanın aynasında
Derin iç çekişlerin ertelenmiş yasında
Kurcalarken yokluğu en bilinmez yerinden
Araladım perdeyi geçmişin üzerinden
Kirpiğimi yoklarken gözyaşım ince ince
Avucuma dökülür şebnemler demlenince
Nasıl düştük senle bu kör kuyuya
Yolun başındayken cayalım gitsin
Farz et yaşanmadı hepsi bir rüya
Bir “gönül kazası” sayalım gitsin
Sözler kirlenince uyulmaz ahde
Bir karar verelim bu millet ile
Atalım Şubat’tan yirmi sekizi
Acil tel çekelim seksen bir ile
Atalım Şubat’tan yirmi sekizi
Bin yıl sürecekti (!) bir tek bakışla
Kesif bir işgalde gönül ülkemiz
Yağmaya verilen çağlara kaldık
Çıkmaz sokaklarda yürür gölgemiz
Yazısız, yabansız dağlara kaldık
Turnalar dönmüyor artık sökünden
Sırlı aynaya baktım, her şeyi bugün gördüm
Kimi yüzlerde neşe, kiminde hüzün gördüm
Yalancı bir rüyanın etkisinde mevsimler
Baharda neşelendim, kederi güzün gördüm




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!