Bir bir seneler geçiyor ömür takvimimden,
Yaş haneme bir rakam daha ekler misiniz ?
Zaman gidip bitecek elbet kendiliğinden
Yaş haneme bir rakam daha ekler misiniz ?
Dertlerimi derledim bir fermana yeniden,
Bal gibi, çiçek gibi süzülür de açar
Eşsiz adeta, kuş gibi şakıyıp susar
Lal olsa da dursa, inim inim dinlese
İnkar edemez, bir sözüme esrik olur !
Tanınmaz lavlı volkanın, bir an ruh olur...
Şu aklım binlerce düşünceyle dolu ey kardeşim,
Yeşeren küçük bir umut yok, gün ışığı uzakta.
Her satırlarımda bir isyan, bir nefret var kardeşim,
Tan ağarmıyor, bir çiçek solup gidiyor hayattan.
Türk, şefkat sancağını dikmediğin bağ ova
Ülke, millet, taş, toprak; gavur eli kaldı mı ?
Rengarenk bayraklar kafa tutar sana bana
Kurt elinde sürünen tek bir çakal kaldı mı ?
Haklısın, korku dolu kale de yaşanmazdı
Rüya gibi, gönülden gönüle ulaşmazdı
Yanağımdan süzülen yaş, bizi bir tutmazdı
Haklıydım, ölüme dek acıya dayanmazdık...
Hatırlarım, köpek bile senden şerefliydi
Dışarıdan ne kadarda usul duruyor bak
Acıyı tatmamış, insanların dilinde
Olmamışcasına, sızlanarak bakıyorsun
Anlamıyorlar, sadece bir ‘ah’ çekiyorsun...
Sabrediyorsun ya, her bir işinin sonunda
Hayatın kısa olduğu düştü aklıma...
Milyarlarca yıldız,
Milyonlarca sene,
Yaşını bilmediğimiz kainat
Ve ömrü iki basamaktan ibaret insanlar...
Bir çırpıda biten hayatı uzatan:
Kalemin, en güçlü kılıçlardan bile keskin,
Yetmiş koca seneye kaç şiir sığabildi ?
Şu çizgin ‘en mertim’ diyenlerden bile keskin,
Yetmiş koca seneye kaç asır sığabildi ?
Sayende davaya binlerce evlat yetişti
Senin her bir serpinişinde, huzur bulduğum
Kokundan sarhoş olup, adını unuttuğum
Kaynağından içip zihnimi bulandırdığım
Sen, şu tatlı ömrümün son bahar çiçeğisin.
Uzaklaşan her adımın, benim büyük çilem
Bir tan sabahında ismin kalbime çarparken,
Güvercinler şakırdıyor şu bedbaht halime.
Kızılın doğuşuyla umutlar silinirken,
Kıvılcımlar atıyor, özlem çeken kalbime...
Eşsiz bir hastalığa kapılmışım adeta




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!