Olmaz olası şu telefonlar
Günden güne akıllandılar
Gel gör ki bizim insanlar
Asırlardır akıllanmadılar
Susmaz telefon çalar her yerde
Çocukluğum geçti Karabük’te
Beş bin haneli küçük mahalle
Bizimkisi işçi bir aile
Teneke bakkala komşu evde
Tam karşıda bakkal tenekeden
Bırakıp gittin beni, evim artık bir mezar
Takvim şubatta kalmış, günlerdense pazar
Soğuk bir kış günüydü, yaklaşırken ilkbahar
Açmayacak çiçekler, dört mevsim kara kışlar
Perdelerim kapalı, odam zifir karanlık
Ah yok mu şu kraldan çok kralcılar
En güçlü ordulardan kalabalıklar
Amansız hastalık gibi dört yandalar
Sızmışlar içimize, asalak yaşarlar
Ne fikirleri vardır ne zikirleri
Ellerim dokunmaz ben bir gölgeyim
Hiç sesim duyulmaz kesik nefesim
Işıklar boyamaz siyah bedenim
Geceler saklamaz çeker giderim
Ben seni beklerim aynı köşede
Bu sıkıntılı gün doğum günüm benim
Her zamanki gibi biraz kederliyim
Bir yanım yalnızlık, bir yanda düşlerim
Konumuz sensizlik, misafir senelerim
Geceyle geliyor, odama karanlık
Zaman aksa da sen akmayansın
Nereye baksam senin bakışın
Tutulmuş aklım dertli baştasın
Unutmam seni hep aklımdasın
Sabah kalkınca başucumdasın
İlk tıraşımı az çok hatırlarım
Öylesine küçüktü ayaklarım
İnanın yere bile değmezdi
Bir tahtaya koydular beni
İçini doldurmak çünkü zordu
En az kırk beden büyüktü
Yıllardır köşede durur tavla
Hep aklıma gelir Mehmet Amca
Uzanamaz elim bir kez daha
Açsam saçılır bin bir hatıra
Az mı tavla oynadım amcamla
Ben köyün delisi
Gelin çocuklar gelin
Haydi, düşün peşime
Hep beraber gezelim
Gerisinin canı cehenneme
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!