i.
Bir perçem olsa bilirdim sanattan ifşa
Ve aynısı olsa idi, sevgi, uzatılan.
Boş durmuyorsun çünkü,
Bilmesen de.
Söyle Ana,
Neden dansediyor gibi hissetmiyormuşsun.
Basbayağı dansediyorsun işte.
I'm a riddle in nine syllables,
An elephant, a ponderous house,
A melon strolling on two tendrils.
O red fruit, ivory, fine timbers!
This loaf's big with its yeasty rising.
Money's new-minted in this fat purse.
'Death-in, is ‘Massacre’;
fade in-out, which is.'
“Days inn, day-out! ”
Unconsciousness in a civilised
Thought of a real proud…
'And venom after venom,
Kime ne verdin Mephisto,
bir aşağı bir yukarı?
(Nietzche'nin arena
hallerinden aşağı?)
karanlık tepeler düzlük,
şöminede aşağı yukarı kuklalar.
christopher marlowe'nin ruhunu şeytana satan* bir bilimadamının** öyküsünü anlattığı elizabeth dönemi tiyatro oyunlarının en önemlilerinden.
kendisi pozitivist bir manyaktir aslen ama mistizme kayar hep akli. kafasi karisiktir, depresyona girmis bir bilim adamidir ozunde. baska turlu bir seyler istemektedir. ama o kadar kapamistir ki kendisini* bulmaz hic birsey tek basina
bir tanrı bilim doktorudur. tanrının bahşettiği bilgiler yeterli olmayınca şeytanla oynaşmaya başlamıştır. ihtiras silindirlerinin altında ezilene kadar kuytuluktaki bütün kayalıkların altındaki zevkleri ve hedonist bilgileri yudumlar. ama sonra sabunlara tapan kirli bir gönül olarak tamamlar macerasını. marlowe faustus'a acımazken goethe acır ve oyununda affettirir onu. bu çok bayağı bir yazar atraksiyonudur bence. dersini vermiyeceksen niye yazıyosun be wolfang amca? marlowe daha yetkindir bence. çünkü tıpkı kendisi gibi yanar, yanar, yanar. yanabileceği kadar... sonra ruhunu postalar: cehenneme. en kısa yoldan. goethe gibi romantik değildir marlowe. şirin orospu çocuğunun tekidir. helal olsun derim ben marlowe'a.yaşasaydı shakespeare kıskançlıktan yazarlik tıkanması yaşardı heralde. bi de o yanı var tabi.
iyi ki ölmüş de sahkespeare hamlet'i yazmış.
Büyük boy bir İtalyan söylemeli
Ve ekstradan bir kat Mozorella
Ekletip, domates sosu sürdürmeli.
Öncesinde, domates çorbası …
Gelen, çıtırdayan ekmeklere
Süreceğin; buza yatırılmış -
Karakış geldi karakış. Gene n’apacağız!
Gene’likler mi, gene; Yalnız, hiçekilmez.
Ancak ya bağırırız, sesimizi duyurmaya erkin
Ya da sokakta güler, umursamaz oynarlar.
Nasıl dayanır
ve gelirsin üstesinden,
anladın mı?
Yoksa nasıl
senin şaşkınlıkların




-
Nilgün Budak
-
Aynur Özbek
Tüm Yorumlaryeni tanımaya başladığım bi kimlik.. şiir başlıklarını ilginç buluyorum. konular da öyle.. edebi yorum yapmak istemiycem bi şair gibi geldi şimdilik bana. çünki edebi olmak amacıyla yazmıyor sanki.. derdi içini dökmek, derdi bilgileri ve ideallerini paylaşmak gibi geldi.. eh.. şimdilik bu kadar.. se ...
KARMAŞANIN ŞAİRİNE;
Yaşam pek çok farklı gibi görünen alanıyla bile birbiriyle ilintilidir. Senin pek çok farklı ürününde (şiir ve deneme yazılarında) bu bakışı kavrayabilen bir yerden ele aldığın, konuları böylesi bir mercekten bakarak gözden geçirdiğin, olguları birbirine katıp sonra yenid ...