Hayatı ıskalayan
Bir damla var içimde
Her dökülüşünde
İpe asılı bir deniz birikir.
Tenha mevsimler kaybolur
Sahipsizlikte
Ahşap sevdalarda, bir gemi olsam
Bıraksam seni geriye
Akvaryumdan dünyalarda
Sadece, yüreği boğarmış meğer akan sevdalar
Aşk ise, hüznün miladı
Masumiyetin de yetmediği çocukluğumuzun içimize ışımasında
Hep rüzgarların yalnızlık şarkılarını dinleriz
Yaşam kambur bırakmıştır omuzlarımızı
her romanda bir kahraman gerekir
kalemimin savaşında
umutlarımı çeken
yok oluşuma
gemisi ben
Gökyüzünün teyeli sökülünce
Gülümsedi yağmurun silueti
Yüklendi çiçek, toprağın bütün acısını yaprağında
Döküldü ilkbaharı, her kıskançlık mevsiminde.
Her bir yağmur tanesi
Ayrı ayrı düşer
Ne biri ötekinin yoluna çıkar
Nede diğeri düşerken diğerini yalnız bırakır
Ta ki yerde bir çukur görene kadar
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Kalbimde kaç hanelisin
Nice depremler geçti üzerinden
Hala şehir gibisin
Kamelya
Katmerli bir dil gibi açarsın torağımda
Çılgın bir aşk
Söylenemeyen söz
İstanbul oynasana
Ben sözcüğünden semt türetmeyi
Önce mimar ol
Bir köprü kur Etilerden kervan geçmez yerlerine
Atlı Köşk olsun köprünün bir ayağı
Bitimiyse tenekeli dere
Uçaklar kestim sana, kâğıt haneden
Mavi baloncuklu boğazlara, Kızkulesi çizdim
Eski bir aşka rastladım, Karaca Ahmet’te
İstanbul seni unutamadım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!