Bir yel değirmeniyim
Son bahar gerekir dönmem için mutluluğa
Yaz kanat çırptı mı omuzlarıma
Öğüten yerine öğütülen olurum
Bir yel değirmeniyim
Kayısı sarısı meşhur yüzü
Gülkurusu görmemiş mektepleri
Düşü mezarlık kafesi
Bu topraklardan geçti bizim Akif
Bayramlık ayakkabıları açılmadan yastık altlarında kaldı
Basma pazenler giyer kız çocukları buralarda
Parmaksızlar ardında yarı açık cezaevidir yaşadıkları
Gardiyan toplumun sevmeyi günah sayan yargılamasında
Doğumla müebbet cezayla başlar yaşamları
Acıları arıtılmış saf bal tadında yıldızlarla inler geceleri
Bu bizim Akif
Tekerleği telden
eğik
Ayakkabısı kelimelerden
Yürümeye çalışıyor
Bizler
Toprağa kıymayıp ellerini orakla derenler
Bizler
Demire kıymayıp hayatını çekiçle ezenler
Bizler
Sevdiklerince terk edilenler
Boşluklarla dolu kitabım
Beyazı siyaha boyayan duygular doldururum içine
Bazen çürük cesedimi ıssırır sokak köpekleri
Bazen güneşi çizerdi gökyüzüne kelebeklerin ısırığı
Çoğunlukla Sahte bir diş kabartmadıydı yüzümdeki ifade
Çok şiir yazanlar oldu
sevdadan
belki annesinin göğsünde kalandan
belkide babasının getiremediği bayramlık ayakkabılarına
ama ben
erik ağacına yazdım hep
gözlerimdeki deniz
ne kadar yıkarsan yıka
temizleyemezsin içimdeki kiri
bilemezsin içimde kaç cadde var
kaçı temizlenmez çıkmaz sokak
Doğmamış oğluma
Issız bir yalnızlıkta girdin hayatıma
Gökyüzünden el salladın
Buradayım baba
Özlemin içimde kor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!