Babamın sırtında
toprak damlalarından yükselmiş
İki katlı kerpiçten evimiz.
Bulutsuz gökyüzü,
sıcak havasını yağdırırken toprağa
Ceviz ağaçlarıyla dolu bahçemizden
Evimiz babamın gelişini sever
Ayaklarının sesi hafif
Bir benim kulaklarımın duyduğu
Ayaklarının her adımı bana doğru
İstanbul’a uğradığımda
Okulumuza uğrardım
Senin yerini tutmazdı gerçi
Ama olsun
......Kokun tüterdi ilk günkü gibi
Yaşanmışlıkların yağdığı eski eşyalarda
Islak gözlü enkazlar çıkar.
Hayatın doğarken verdiği sözler
Birer birer eşyalara nakil olur
Ziyan olur hikâyeler
Çocukluğun cahilliğiyle kırılan babadan kalma eski eşyaların yerini
Ey gözleri kış
Dört mevsim soba kurulmuş bakışlarına
Bir tek içini ısıtmayan
Günde kaç odun atılır ki
Yetim çocuğun bakışlarına
doğumumla ölümüm arasına seni sığdırdım
aşk sığmadı
,,,,,,,,,,,,,,
herkes iki gözüm var sanıyor
oysa ben hayata
elli altısındaydı
yaşayamadığı kocaman bir dünyası vardı
yıllarca beklediği
ne çocuğu oldu
ne de bekleyeceği kocası
...sadece bir bakış kadar yakındık
gözlerim fırça karanlık tual
beni sensizlikten kurtaracak
resimler yapıyorum
gözlerimi okşuyor güzelliğin
akıyor resmine yılarım
siyah
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!