Sakıncalı düşünceler saldırıyor aklıma.
İsyan sinsice bedenimi sarmış.
Bir umursamazlık, vurdumduymazlık,
Düşünmek lüks bana.
Beynimin uyuştuğunu hissediyorum.
“Eskiciiiiiiiiii, eskiciiiiiiiiiii, geldi.
Eskiler alırım eskiciiiiiiiiiii.”
“Evladım baksana bir dakika bana”
“ Buyur dedecim, eski mi var? Alalım.”
“ Var evladım! Var! Hem de çok eski! ”
“Alırız dedecim. Ne var? ”
Elveda ne hüzün kelime,
Seni bir daha hiç görememek,
Yaşamamak aslında,
Bence yaşarken ölmek.
Ne olur sen bana evlada deme.
Ürkek fakat, umarsız,
Hasret dağlar gibi,
Merak deniz misali,
Acı çöller gibi.
Niye bu istek yıldızlara dokunmak,
Serap mı yoksa gerçek mi?
Sofralar kurulur, kalkar her gün,
Fakat kurmak varken,
Gönüller kırmak niye?
İşte bir muhabbet birlikteliğindeyiz yine.
Hazır mı malzemeler?
Hadi kuralım soframızı.
Göz deyip geçmemeli insan.
Biz değiliz,
Gözdür gören dünyayı.
Göz vücut denilen, sarayın
Dışa açılan penceresi.
Bir alem gördüm gözlerinde,
Uçsuz bucaksız, engin derin.
Akarsular, şelaleler çağlıyordu,
Yüksekti tepelerin bakir, ulaşılmaz.
Huzur vardı, dinginlik gözlerinde.
Masum, içten, sıcak, yumuşacık.
Saat gecenin dördü,
Uyumalıyım.
Başım çok ağır,
Uyuşmuşum,
Bir şeyler düşünmeye çalışıyorum,
Boş, boşum, donuk her şey.
Gülüm;
Sen,
Cennet bahçelerinin,
Nadide bir gülüsün,
Bense, senin aşığın bülbülün.
Bana, sevgime inanmadın biliyorum.
Kahretsin,
Sevgimi sana ifade edemedim,
Gösteremedim.
Aslını ararsan, hiç biri yalan değildi.
Anlayamadın, belki ben anlatamadım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!