Niye tren istasyonları,
Kasvetlidir?
Niye hep hüzün kokar?
Hep niye ayrılık acısı?
Kavuşmak haram mı,
Ayrılanlara?
Tren yolu hüzün kokar,
Kıvrılarak uzaklaşırken tren,
Kıvrım kıvrım burulur miden.
Uzaklaşan teren değil, hayatındır.
Trene koyup gönderdiğin, umutların.
Geleceğin, hayallerin.
Paslı bıçağını çekmişsin yine kınından,
Dokunuyorsun küllenmekte olan yarama.
Vicdansız, duygu yoksulu.
Biliyorsun dokunduğunda hala acıdığını,
İçindeki bu nefret, inat niye,
Deştikçe yaramı,
“Sen benim her şeyimsin”
Diyerek başlamak vardı.
Binlerce beklide seçeneğim vardı.
İçinde sen olan.
Aşkım o kadar büyüktü ki,
Görmek mi ah seni bir daha.
Görmez olaydım keşke.
Keşke tutmasaydın,
Kanayan hayatımı o gün.
Belki yaşamazdım, yaşattıklarını.
Yıldızlar serpilmiş,
Umut bahçem boş.
Fışkırıyor volkanlar.
Hayal yasak bana.
Bu vuran,
Gerçeğin acı tokadı.
Yıldızlar soluyordu aydınlığında,
Güneş bile seni kıskanırdı,
Bir avuç umuttun,
Sızlayan yarama.
Gün battı, karanlık,
Uyumak mı bize yazılan?
Yazgımız mı bu?
Niye herkese ilerleme dünyası?
Niye bize hüsran?
Senin geçmişin bu muydu?
Bu gün dünyaya gelmemin kırk beşinci yılı.
Bir göz kırpma anı yaşadım,
Sadece hatırladıklarım, sızılar.
Yaşanmayan hatırlanır mı?
Hatırlamıyorsam,
Yaşamadım demektir mutluluk,
Sen;
En savunmasız zamanımda vurdun.
Gece zifiri karanlıktı,
Baykuş sesleri, kulağımı tırmalıyordu.
Yorgansız çocuk uyumalarındaydım,
Yumak olmuştum, yorgundum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!