YERİNDE OLMALI OLACAK OLAN
Yerinde olmalı olacak olan
Ammar’da billurlaşan iman
Sümeyye’yle anıtlaştı
Küfrün karanlığı arttı arttı da
VE OSMANLILIK YENİDEN YÜZÜNÜ GÖSTERDİ
Ve Osmanlılık kendini gösterdi yeniden
Yüreğini kaybetmiş bir anne
Gördü olan biteni gördü kendini
Tekrarlayan bir kelimeyle bitevi
ŞEHRAYİN
Sen ve ben ve senin o eşsiz hatıran
Ve o senin tarifsiz güzelliğin
Ve o hicranlı günlerin ruhumda bıraktığı deruni haz
Ah o geçmiş günler ve o günlerin uğultusu
,
MUHAMMET AMCAM NAMI DİĞER İMAM
Evin en küçük oğlu. Hep gölgede büyüdü. Babasının yanında Kuran okuttu. Tahsili yok. Ne maddi ilimlerde, ne manevi ilimlerde bir eğitim almadı. Çocukluğunu köyde, gençliğini şehirde geçirdi.
Askerden sonra işçi olarak bir fabrikaya girdi. Ağır işçilikti çalıştığı, ama O yılmadı. Evine yorgun argın geldi. Anne babasıyla oturdu. Ondan ziyade Onlar Ona baktı.
/HER ÖLÜM BİR DİRİLİŞ KAPISIDIR/
Ü
Ölüm bize ne yakın bize ne yakın ölüm ölümsüzlüğlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
Diyordu şair yıllar önce yazdığı bir şiirinde.yıllar önce biz de bir ölüm yazısına girmiştik bu şiirle.Nerden bilecektik şairi de bu dizelerle uğurlayacağımızı…
MEN DAKKA DUKKA
Yıllar önceydi bir lisede öğretmenlik yapıyordum. Bir öğrencimin velisi geldi. O da Milli Eğitimde bir idareci. Bir ilköğretimde müdür yardımcısıydı. Amirinin kendisine baskı yaptığını söylüyordu. Bu mobbingin onu bunalttığını yana yakıla anlatıyordu. Üstelik amirinin onun gibi aynı sendikadan ve aynı görüşten olduğunu ifade ediyor bu durumu anlayamadığını “ekliyordu sözlerine.
Şaşırmıştım. Durumu ben de izah edemiyordum. Adı geçen müdürün kayın biraderimin komşusu olduğunu biliyordu. Kayın biraderim ondan sitayişle bahsediyordu. Nasıl olurdu böyle bir durum ortaya çıkardı. Bir yanlış vardı bir yerlerde. Biri yanlış yapıyordu. Ben bir anlam veremiyordum.
Okul müdürüyle bir kez karşılaşmıştık kayın biraderin evine gittiğimde. Tanışmıştık. İyi bir intiba bırakmıştı bende. Ama öyle uzun boylu görüşme imkânı bulamamıştık.
Yıllar geçti ben o okuldan ayrılmak zorunda kaldım. Başka bir okula tayin oldum. Bir dönem sonra da bahsi geçen öğrenci velisi idareci bizim okula tayin oldu. Hay tayin olmaz olaydı. Ondan önceki idareciyle aram çok iyi olduğu halde bu amirinin tavrından şikâyet eden adam aynı tavrı bana takınıyor kendince bana psikolojik baskı: mobbingin uyguluyordu. Allah’ım dedim sen ne büyüksün işte bu adamın sırrı şimdi ortaya çıktı. Bu adamla tanıştığıma, onunla aynı görüşten olduğuma, aynı sendikadan olduğuma yazıklar olsun diyordum. Aynı kıbleye yöneldiğimize yazıklar olsun diyordum.
CAHİT ZARİFOĞLU VE DOLAYISIYLA
Bir zarif insan.Zarif ve nahif.Edebiyatımızın zarif ve naif bekçisi.Şiiri
mizin güzel rüzgarı.Bir güzel adam.Yedi güzel adamdan biri.
Güzel insanlar iyi insanlar gerek bize.’’İyi insanlar iyi atlara binip gittiler’’dendi, ama o bunu kabul etmedi…Aramızda hala iyi insanlar var dedi. Aramızda hala güzel adamlar var.Bu yüzden kıyamete hala vakit var.Son bir vakit..Ahir zaman. Efendimizi a.s. ın müjdesi beni görmeyen ama seven dostlarım dediği muhibler..Onlar beni sever ben onları.
01.05.13
Bu gün 1 Mayıs Çarşamba. Yunus biraz iyileşti. Kursa gideriz artık dedik. Sedaş ’tan aradılar bana yeri soruyorlar. Tarif ediyorum ben de oraya gidiyorum. Sonra direkler dikildi diyor karşıdaki ses önceden dilekçen var diyordu direk için. Telleri ne zaman çekersiniz diye soruyorum birkaç günde diyor adam.
Köye varıyorum görüyorum ki tel çekilmiş. Adamın telden haberi yok. Ne biçim özel teşebbüs bu. Devlet teşebbüsü olsa bu kadar kopuk olmaz. Dur tahmin edeyim adamlar asgari ücret çalışıyor ve hiçbir şey umurlarında değil. Bu maşı bana her yerde verirler diyorlar her hal. Annem evde yok. Yeğene gitmiş. Şaşırdım bu yeğen ona nasıl kapılarını açmış. Onda büyük değişiklikler var.
Annemin evindeyiz. Halam amcama gitmiş. Yunus internete girdi. Hava iyi sıcak. Ama ev iyi serince. Camları açtık. Kaplar iyi yıkanamamış. Demek zavallı Halam o haline rağmen kapları yıkamaya çalışmış ama bu kadar yapabilmiş. Hanıma söyledim kapları yıkar mısın diye yapmadı. Bahanesi hazır yıllar önceki bir olayı hatırlatıyor. Yaptık aleyhimizde konuştular diyor yapmayalım da konuşsunlar diyor.
Düşünüyorum da bu jenerasyonun Allah için iş yapmak diye bir meselesi yok. Hep desinler diye. Bu jenerasyon aynı zamanda bencil. Arabayı yanaştır da diyor annenin evinin önüne içinin tozunu alayım makineyle. Şu çelişkiye bak. Kendisi için yaşlıları kullanıyor ama yaşlılar için yapacak bir şeyi yok. Onun ihtiyarlığında da aynı şeyi bulacak.
Adnan aradı köydeyim dedi Yunus’u kursa götüreceğim. Ne zaman çarşıya gelirsin diyor.5 gibi diyorum. Namazı kılıyoruz Yunus’la. Annesi internete giriyor. ‘Rabia’ya söz elbisesi bakıyorum’ diyor.
Şair Dostlar
1
Yedi Güzel Adam, Sedat Umran ve
TV’de Yedi Güzel Adam filmi yayınlanıyor. Onları izlemek ne kadar mutu ediyor beni bilemezsiniz. Kendimi onlardan biri sanıyorum. Rasim Özdenören, Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Mehmet Akif inan, Alaaddin Özdenören –benim bildiğim kadarıyla Rasim beyin kardeşidir.- Ahmet Beyazıt, -yanılmıyorsam yedincileri oydu- bu yedi güzel adamın bazılarıyla yollarımız bir defalığına da olsun kesişmişti. Bundan büyük bir haz duyuyorum nedense.
18*09*15 CUMARTESİ
Sendika mesajıyla koyulduk yola. 6 arabanın 52i doldu. Bir saat gecikmeyle yola düştük. Eğitimcilerle yolculuk yapıyoruz. Teröre karşı yürüyüş ve miting yapılacaktı. İspanya örneği uygulanacaktı. 1, 2 milyon kişi toplanmalıydı. Gezi kalkışması bir pati liderinin karşı mitingi ve esnafın isyanıyla sona ermişti.
Havaların sıcaklığından dolayı katılmakta tereddüt ediyordum ama katıldım. Kalbim orada atıyordu. Demokrasi yürüyüşlerine de gitmiş, cumhuriyet mitinglerinin etkisinin önlenmesinde çok etkisi olan bu eylemlerde boy göstermiştim. Bununla övünüyordum. İlerleyen yaşıma rağmen gitmek istiyordum. Güneş beni çarpıyordu bundan korkuyordum. İshal olmuştum. Bundan korkuyordum. Eşime durumu açmıştım. O benimle alay edince katılmaya karar verdim.
Sessiz gidiyorduk. Arabanın yavaş gitmesinden başka bir sorunumuz yoktu. Klimalarla birlikte kalorifer de çalışıyordu. Aslında kalorifer çalışmıyor ama motorun sıcaklığı kaloriferden içeri vuruyordu. İki ateş arasındaydık yani.
haydi şair dostlar görüşelim