Ahmet Kemal Şiirleri - Şair Ahmet Kemal

Ahmet Kemal

Ailem ve Ben

MAHMUT AMCAM

Evet hovardaydı. 3. Evliliğinde bile hanımının onu dedeme şikâyet ettiği meşhurdur. Bu üç evlilik konusu ihtilaflıdır. Babamın 3 dediği evliliklerin birsinin nişan safhasından döndüğünü, ama yapılan masrafların evliliği aratmadığı da unutulmamalı raviyan-ı ahbara göre. 2. Evlilik bir gece sürmüş amcama göre kız sanılan gelin dul çıkmıştı. Amcam ondan sonraki gecelerde ona sırtını dönerek yatmış, o da bunun ne manaya geldiğini anlayarak babasının evine dönmüştü. Gelinin akrabaları ise bu durumu asla kabullenememiş, bunun bir yanlış anlamadan meydana geldiğini savunmuşlardı. Olan yapılmış masraflara olmuştu. Koca arazi uçup gitmişti.
Ninemin yağ parsıyla kazandığı bu arazilerde en büyük payın kendisine ait olduğuna emindi babam. Ama bunu hiçbir zaman söylememişti. Ama öfkesini hiç saklayamaz, her defasında söyler dururdu. Üçüncü evliliğini 16 yaşında bir evin tek kızıyla yapmıştı 30 yaşlarında iken. Ama yine de hovardalıktan vazgeçmemişti.

Devamını Oku
Ahmet Kemal

ŞİMDİ SIRA BİZDE

1

Yıllar önce bu adla bir kitap yazmayı düşünmüştüm. Yıllar yılı bu millete düşman güçler ülkeyi çeşitli yollarla kuşatmış, milleti inim inim inletiyordu. Bir gün demiştim biz bu ülke insanları kendi kaderlerine hakim olacak ve biz de bize bu gün yapılanların rövanşını alacağız.
Evet, bu günleri ta o zaman genç muhayyilem fark etmişti. Şimdi sıra bizde diyecektim. İşte şimdi diyorum. Şimdi sıra bizde. 200 yıldır yaptığınız kıyım ve talan bitti. Bu ülkede çok şey yaptı ve insanımıza çok çektirdiniz. Hala da çektirmekte devam etmek istiyorsunuz. Basında ve bürokraside yuvalanmış Beyaz Türk’ler hala o eski günlerin hayalini görmekte ‘ah bir o günlere dönsek size göstereceğiz’ diyorlar. Bir yandan da bize dönüp rövanş mı alıyorsunuz diyorlar. Evet, rövanş alıyoruz. Haksızlık yerine hakkı ikame ederek rövanş alacağız. Zulmün yerine adaleti hakim kılarak rövanş alacağız.

Devamını Oku
Ahmet Kemal

SİYONİZM, FİLİSTİN VE MÜSLÜMANLAR


Yahudi lanetli kavim kendilerini Allah’ın sevgilisi ilan ettiğinden beri her türlü gayr-i meşru, gayr-i ahlaki hareketi kendine meşru saydı. Üstün insan kavramını icat etti, seçkin kavim saplantısına kapıldı, aşağıların aşağısına düştü.
Kendilerine en çok peygamber gönderilmesini bir ayrıcalık saydı. Aslında bu onun sapkınlığının sonucuydu. Allah merhamet edip hak yola davet ediyordu. Ama o ne yapıyordu, peygamberleri katlediyor, hidayet çağrılarını şiddetle reddediyordu.
Her türlü azgınlığı yapmakta tereddüt etmiyordu bu kavim. Hile, sahtekarlık, aldatma onlardaydı. Kitaplarını tahrif ettiler. İşlerine geldiği gibi yeniden yazdılar. Gittikleri yeri karıştırdılar. Devlet kurdular ama devletleri daimi olmadı. Sürgün yaşadılar. Kendilerini Firavun zulmünden kurtaran Musa’ya etmediklerini bırakmadılar. Sözlerinde durmadılar. Puta tapmaya, önderlerini ve din adamlarını ilahlaştırmaya devam ettiler.

Devamını Oku
Ahmet Kemal

YAHUDİLEŞME TAMEYÜLÜ


2

Allah kutsal kitabı Kur’an-ı keriminde Yahudilerin lanetlenme sebepleri anlatır. Allah İsrail oğullarını atalarına verdiği nimetleri ve peygamberleri göndererek, kitaplar indirerek zamanlarındaki milletlere üstün kıldığını bildiriyor. Bu üstünlük inanç ve ibadet üstünlüğüdür. Kur’an-ı Kerim’de belirtildiği gibi takva sahibi olmaktadır.

Devamını Oku
Ahmet Kemal

MAHMUT ENİŞTE 1

O küçük halamızın kocası. Küçük hala derken boyu, cüssesi küçük halayı kastediyorum. Aslında ortanca hala O. Fatma halam. Hiç çocuğu olmayan hala. Ondan yaşça küçük, bedence büyük hala var. Adı Ayşe. Ama bir küçük hala deyince Fatma Halamı kastediyoruz.
Onu da o zamanın âdetine uyarak genç yaşta evlendirdiler. Mesleği marangozluk olan Mahmut Enişte, şen şakrak bir adamdı. Haftada bir eşiyle beraber oturdukları gölcükten kalkıp İzmit’te oturan dedemlere gelirlerdi. Bizim ev de dedemlerin çok yakınında iki ev ötesindeydi. Onların geleceği gün belliydi. Sanırım Pazar günü. Hafızam beni yanıltmıyorsa tabii. O günü iple çekerdik.
Sebep halamıza olan aşırı sevgimiz değildi. Asıl neden halamızın şen şakrak, esprili kocası Mahmut Enişte idi. Televizyonun olmadığı bir zamanda sokak oyunlarından başka tek eğlencemiz oydu.
Şimdi doğuştan bir meddah olduğunu düşündüğüm rahmetli biz çocukların dünyasında ne büyük ve ne güzel bir yer tutuyordu. Onların o birer ruhani varlıklar gibi sokağın başından süzülüp geldiklerini gördük mü sevinçten uçardık.

Devamını Oku
Ahmet Kemal

Eğitim Üzerine Yazılar


BAKANLIK VE EĞİTİM


Devamını Oku
Ahmet Kemal

Şiir Okuruna Notlar:

2


Fen Lisesi öğretmenliğim yıllarında yazdığım şiirlerden. Bu öğrencilerin zeka pırıltıları beni aydınlatmış bu şiirlere ilham kaynağı olmuştu. Derslere hep bir şiir kitabıyla giriyordum. Ders bitince onları serbest bırakıyordum şiir kitabını açıyordum. Benlik şiirleri o zaman yazıldı. O günlerde Behçet Necatigil’in kitaplarını bilmem kaçıncı defa okuyordum. Birinci cilde ilaveten bir dostumun evinde bulup aldığım, hala geri vermediğim vermeye kıyamadığım bu kitapları ezberlercesine tekrar ediyor, yutarcasına okuyordum. Derslerde şiir okumamı istiyorlar, ben de onlara ünlü şairlerden en güzel şiirleri okuyordum. Bir sınıfta okuyunca öbür sınıflar duyuyor, onlar da isteklerini bildiriyorlardı. Ayrıca kendi şiirlerimi de okumamı istiyorlardı.Ben bu konuda biraz cimri davranıyordum. Onlara şiirlerimi yayınladığım siteleri tanıtıyor, oradan kendilerinin okumalarını salık veriyordum.

Devamını Oku
Ahmet Kemal

NEDEN OKUMA ÖZÜRLÜYÜZ?

Evet, toplumca sorgulamamız gereken en önemli sorun bu bence. Okumuyoruz bu bir gerçek. Öğretmenlik hayatım boyunca çok kere karşıma çıkmıştır bu acı gerçek. Kompozisyon derslerinde okumadan söz açılınca hep şu söylemle karşı karşıya kalmışımdır. ‘hocam ben kitap okumayı hiç mi hiç sevemedim. Bu güne dek hiç kitap okumadım, hala da okumuyor, okuyamıyorum’
Bu cevap beni hep şaşırtmıştır. Bu yıl yine aynı cevaplarla karşılaştım her yıl gibi. Üstelik bu yıl bu tür söylemler her yılkinden fazla. Öğretmenliğime ilk başladığım yıllarda TV dışında radyo ve kasetçalar vardı. Ne video, ne DVD çalar ne internet. Sinema vardı ama unutulmuştu bu günkü gibi tekrar cazip hale gelmesi için bayağı zaman geçmesi gerekecekti.
Düşündüm bu acı feryadın sebebi ne? Bana göre acı ve acıtıcı olan bu feryat sahibine göre pek şikâyet edilen durum değil. Artık kimse bu durumdan şikâyetçi değil. Hiçbir zaman da değildi zaten.
Ben öteden beri bunu düşünmüşümdür. Zaman zaman bazı sonuçlara ulaşmadım değil. Bazıları bizim görsel kültüre sahip bir millet olduğumuz söyler. Doğrudur bir bakıma. Evet, biz okumak yerine dinlemeyi, hatta dinlemek yerine seyretmeyi daha fazla severiz. Soyut düşünce yerine somut olayları merak etme, anlama isteği daha baskın. Biz aslında sözlü kültüre yatkın milletiz der okumama nedenlerimiz açıklayan bazıları. Bu doğru olabilir.

Devamını Oku
Ahmet Kemal

ŞİİR ÜZERİNE NOTLAR

Şiir büyük yalanlarla yazılır. Şairler en büyük yalancılardır. Yıllar önceydi. Erzurum’da üniversite öğrencisiydik. Edebiyatçılar grubu bizi ara sıra davet ediyor, kendilerine dahil ediyordu. Mehmet Kahraman, Selahaddin İpek -yakın zamanda öğrendim Rahmet-i Rahman’a kavuştuğunu-, Mehmet Bayyiğit ve yine irtihali dar-ı beka ettiğini öğrendiğim İbrahim Sarı ve daha şimdi adını hatırlayamadığım birkaç kişi… Bu akşam İsmet Özel gelecekti. Gittik. Bayağı kalabalık vardı. İsmet Özel Cinayetler Kitabı’nı yeni çıkarmıştı. Çıdam Yayınları. Yayınevi ismi gibi kitabın ismi de bana garip gelmişti.
Sohbet uzun sürmedi. Bir ara Nazif Gürdoğan –o günlerde Erzurum Atatürk Üniversitesi araştırma görevlisiydi- bana ‘kitabın adı neden Cinayetler Kitabı’ diye sor’ dedi. Ben sormak istemedim. Başkalarının emriyle bir şey yapmak benim karakterime aykırıydı. Israr etti, adeta o ortamda beni mecbur etti. Sordum. Keşke sormasaydım.- o zaman öyle düşünmüştüm, şimdi’ iyi ki sormuşum’ diyorum- ağladı. ‘gün geçmiyor ki bir kişi öldürülüyor’ mu? Dedi; yoksa ‘her köşede banka dükkanları mı var? ’hatırlayamıyorum. Birini benim muhayyilem uydurdu belki de. Üzülmüştüm ağlamasına neden olduğum için. Suçluluk psikolojisi beni sarmıştı.
Evet, o toplantıda mı söylemişti, yoksa şiir okuruna notlar kitabında mı yazmıştı, yoksa her ikisi mi bilmiyorum, bu söylem onundu. Evet, şiir büyük yalanlarla yazılır, hatta büyük yalanlarla.
Şöyle toparlayalım: Büyük şiirler büyük yalanlarla yazılır. Evet, şiir gibi roman da hikaye de diğer edebi türler de yalanlarla yazılır. Biz buna edebiyat öğretiminde kurmaca diyoruz. İyi bir kurmaca olmadan edebi eser üretemezsiniz. Şairler yalancıdır ayetinin anlamı burada ortaya çıkıyor.

Devamını Oku
Ahmet Kemal

DÜNYA

Aşktım ben
Atıldım doludizgin
Sonsuzluk denizine
Uçları sivri sivri

Devamını Oku