Medeniyet, medeniyet diye diye
Getirdiler köylüyü, köyden şehre.
Balo kültürleriymiş, oynattılar herkese
Millet yarı çıplak, dansöze ne hacet.
Anası kıvırır, babası başkasına bakar.
Güzellik elçisi oldu büyülü gözlerin.
Ömrün hazanında gelen bahar gibisin.
Belki güzel gözlerin en büyük servetin.
Yazdığım şiirler ise içimdeki hislerim.
Şimdi melekler bile bu şiiri ağlıyor.
Düşününce seninle geçen günleri,
Gülse de yüzüm içim yanıyor inan.
Ciğerimden parçalar kopmuş gibi,
Kolum, kanadım eksik kaldı inan.
Beraber yürüdüğümüz dar yollar,
Yıllardan bin dört yüz elli üç
Durduramıyor artık onu hiçbir güç
Döktürdü Urban’a büyük topları
Böylece yıkıldı Bizanssın surları.
Gemiler at oldu, dağlar deniz
Gül kirlendi, gül soldu bu akşam.
Pisliklerinin üzerine gül koydular,
Gül pisliğe bulandı, gül utandı,
Bülbül üzüldü, gül ağladı, ağladı.
Vatanı satanlar gül dağıttı bu akşam.
Dün gece yine sabahladım.
Hastanenin,
İlaç kokulu ağaçlarının altında.
Herkeste türlü dert.
Ağlayanlar, gülenler, düşünenler.
Karmakarış.
Gözde yaş, gönülde taş.
Türklerin boynu bükük,
Müslümanlar artık öksüz.
Canım yanıyor arkadaş.
Dört Nisanda kaybettik,
Bir Şaban Bozkurt vardı, rahmetli.
Evin tek çocuğu, garip mi garipti.
Çok fakirdi ailesi, simitti nevalesi.
Okul arkadaşımdı, Bozkurt rahmetli.
Kavgayı sevmez, hep ibadet ederdi.
Can, canı arar.
Can, cananı arar.
Canan, candan arar.
Candan olmayan boşa arar.
Canan, candan ise
Uğurladık oğul seni bir yolcu gibi,
Kuruyan pınarlarım yeşerdi yeni.
Gözlerimden akan su ıslattı teni,
Çıkar mendilini sil ıslanan yeri.
Dağların omzumda olduğu gündü.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!