Seninde bir gün düşer
Saçlarını beyaz bulutlar.
Kar yağmış sansan da
İşte bu gelen sonbahar.
Gönlünde umut olsa da,
Geçerken bir gün ulu çınarlı yollardan,
Tarihi hatırladım bin yaşındaki ağaçtan.
Kıvrımlarını gizlemiş, utanıyor bizlerden.
Dedeleri devlerdi, torunları cüceden.
Ulu dalları çınarın, savrulurken rüzgârda,
Bir yardımcı varmış,
Kısa boylu, göbekli.
Arkadaşları onu tombalak dermiş.
Artık büyüdüm,
Müdür olmam lazım.
Bir ayıcık tanıdığı da varmış.
Bayrağımın yanında bayrak ister itler.
Oturmuş devlete bir de sınır çizer piçler.
Özerklik istiyormuş bizim azgın köpekler.
Kafanızı ezer, bir ayağa kalkarsa Türkler.
Açılımı aldanıp da kanmayın sakın.
Bir temmuz akşamıydı,
Hava sıcak, yaprak kıpırdamıyor.
Bunalacak sanki insan.
İçtiğimiz son çaydı bu akşam.
Farkında olmadan vedalaştık,
Göz göze doyasıya bakıştık.
Tanrım bizi açlıkla imtihan ettin.
Biz bu sınavda başarıya ulaştık.
Ölümle imtihan ettin, hiç düşünmedik.
Düğüne gider gibi ölüme bile gittik.
Zindanlarla da sabrımızı sınadın.
Kar mı yağdı devrem, çok üşüyorum,
Tut kolumdan, yavaş yavaş düşüyorum.
Vuruldum galiba, şahadete koşuyorum.
Al öcümü tertip, görevi sana bırakıyorum.
Oldu olası, sadece ay yıldızla seviştim.
Öğretmenler zor sorumu cevaplayın şimdi.
Vuranı da, vurulanı da bizler yetiştirdik.
Vurulanı anlarım elbet, vuranı ne demeli?
Şimdi iyi düşünün, biz nerde hata yaptık.
Sistem falan demeyin sakın ola ha bana.
Kararmıştı çayın kenarında okulumuz.
Sessiz bir başına kalmıştı yalnızlığa.
Sınıf sessiz, bahçe sessiz, okul sessiz.
Dayandı tatil denilen acı, uzun ayrılığa.
Bir an da zil çaldı, şenlendi okulumuz
Ölüm belki uyuyup uyanmamak.
Açmamak üzere gözleri kapamak.
Toprağa gömülüp bir daha çıkmamak.
Ruhun, vücuttan vazgeçmesidir ölüm.
Belki görkemli bir mezar taşının altında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!