Uzun yillar yurt disinda hasretler demlenir
Anne ocagina sevgili kucagina dair
Yanlizlik kadehinde ask ile harlanir.
Siir kivamindadir artik.
Ictikce yanilir. Yandikca icilir.
Ahmet ihsan arac
Gün batıp da, gece olunca
Karanlık üstüme üstüme çöker usulca
Kavrulur güneşsiz, hayallerim
Kurur sıfırın altındaki bir ekim gecesine inat,
Bazen bir damlaya yenilir de gözlerim
Arar hayallerimi, serinletmek için
guzleri ektim gozlerimin akina
sararmis yapraklarla sonbahar
bakislarimda kislar.
Ilkbaharlar harapsa hep
Yazlar kavursa ne yazar.
yandiysam uzun uzun
Bir âdet vardır bizim oralarda.
Erzurum Tortum'da...
yağmur yağıyorsa,
güneşli havada
derler ki, kurt doğumda
Anlaşıldığın kadarsın
Çabaladığın kadar değil
İster elini ver ister gönlünü
İster çığlık at ister kükre
Duyulabildiğin kadarsın
Bir ses ol ya bir seda
Olsa da içinde bin elveda
Gömüldü türküler bir helvada
Bir ses ol ya da bir seda
Olmadan içinde hayata veda
seher vakti tarlasinda dogdugun
topragiyla kundak olup kondugun
yerdir orasi
supurgeden atin ile kostugun
cekirgeye mezar kazip koydugun
Bu müzik sen çalıyorsun
Bu piyano saçların
Dökülen her melodi
Yürürken ki raksların
Ruhumda dalgalanan
bedenin penceresi gözlerdir
bakan gözler iken gören kalplerdir
şekillerin ne önemi var
asıl körler âmâlar değil
kalpleri kilitlilerdir.
Pişmanım;
Bedenim çökük, başım eğik, ellerim açık,
Geçmişin muhasebesi titretir beni
Sarar bedenimi
Bedenim inler, ruhum dinler
Yüreğim şişer de şişer
Oğlum
Biliyorsun, ben polis bir babayım
Acize, naçize nazik, suçluya kabayım
Sokakların kolaçanı olsam da, bilirim; hafızanda rüyayım
Her gece geç saatte uyumadan gelişimi beklediğin
Göremeden emekleyip, sevemeden yürüdüğün
Geceler siirime gebe geceler
Gecelerin icinde heceler, kafiyeler
Sadik bir es gibi dokmek icin icini
her aksam yataginda beni bekler
Arkada birakmak bir kadayif tadi..
Cevizi az olsun varsin
Maksat Sekerle yazmaksa adi