Hani derler ya; dert "insani söyletir"
Söyleyen dertli ise ya delirten ne iştir
Atlas atlas iklim iklim ya seğirten elemden?
Dert insanı derman diye dertlerini semirtir
Hani derler ya; "müneccimle muvakkit ne bilir,
Bazen ders alıyor işte insan
Parmak kadar, dört yaşında çocuktan
Hamza’mız dört yaşında
Ana okul çağında
İlk defa yuvadan karşı dala uçacak
Desen desen nere baksan
Nerden alsan nere çaksan
Ateş olup gölge yaksan
Allah'tan kork, kork evladım
Lokma olsan dilim dilim
Ey hasret
Olur muydu sende bir kıymet bilmem ki
Olmasaydı uzakta o nur kokulu nefes ki
Kavrulan meralara süzülen meltem
O meltemde diriliş sanatsı bir yöntem
Ölmem, dirilmem hep nefeste gizli
Yüksek huzurlarının ey yar, aç susuz talibiyim
Gün kadar gerçek gece kadar faniyim
Hayat kadar hak olana olum kadar maniyim
Yüksek huzurlarının ey yar, günahkâr talibiyim
Encam-ı cürmüm ey yar, canileri kirletir
Hayat hep bir gitmelerdir
Icinde naralar inletir
Okula gitmekle baslayan
Minicik yuregini haslayan
hayat hep bir gitmelerdir
Göçebe bir galaksinin
Körebe yolcularıyız.
Gidiyoruz süper sürat,
İçinde dünyanın, bin süvarili at.
Güneşe namzet; dönüyor dünya.
Hem güneş, hem kendi etrafında
Goklerin otesinde
yerlerin yoresinde
Mahluklarin nuftesinde
halik varligin senin
gözlerim kalbime açılan bir kapı
bir kapı ki içinde aşktan bir yapı
gir, çık, her ne zaman istersen
köşkündür kal ne kadar istersen
biricik oğluma
Gül kokulu güzel pınar güllü pınar
Bülbülüne dilbeste kozalar açardı
Etrafında pervane işçi arılar
Güllü pınarda peteklere bal sarardı
Bağlarla çevrilen dört bir yani
Geceler siirime gebe geceler
Gecelerin icinde heceler, kafiyeler
Sadik bir es gibi dokmek icin icini
her aksam yataginda beni bekler
Arkada birakmak bir kadayif tadi..
Cevizi az olsun varsin
Maksat Sekerle yazmaksa adi