bir tavan arasında vurmuş
sararmışlıktan safrana
gül kurusu zarflarında
mektupların yüzleri
dört yapraklı yonca yok
bir yokmuş, bir varmış
nisan günü doğan tanmış
mutluymuş annecik, sinesi
sevinmiş babacık, tarkanı
bize kalansa mutlulukların
cömert bir paylaşımı…
su rengi düşlerimde bilge derviş onlar
kanatsızdır güneşe yüzerken kumrular
bizden özge uslar, özgünce mavi tonlar
şefkatle hükmeder denizlerde yunuslar
onlar bizim halimize gülerler korkarım
Şubat on, Venedik'deyim
size gondollardan, ressamlardan
bahsetmeyeceğim
karnavalın yüzleri dururken
bunların lafı mı olur?
Güneşin izi
hala çamın kıvrımlarındayken
soğuk rüzgar yalar boynumu
ısısı hala yüreğimdeyken
Bir martı kahkahası
bir oğul ki babası deniz tanrısı, Poseidon
cüssesi azametli, yüzü güzel avcı, Orion
masal bu ya, genç kaptırmış gönlünü Eos’a
gelmişler Zeus’un sabitlediği ada, Delos’a
tecrübelerle sabit olmalı ki denmiş
sarı tonların tahta paletine sonbahar
neleri sonlandırdığını yaşayan bilir
yaprağı dökülmüş duygularda hazan
güneşin soğuk yüzü, dalların ıslığı güz
sisle perdelenmiş donuk gözler
derin bir gönülle nazar eyler
gülü dikeniyle avuçlayıp
acıyı derdine derman eyler
buzlu cam ardındaki suretler
Kurşun kalemle çerçevelenmiş
sarı lekeler
eski bir çiçeğin
solgun izi.
Bir zamanlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!