çılgın çığlar yığılacak yollarına umudun
kanımın karanlığında yangınlar çiftleşecek.
sarınmaktan, korunmaktan bitap düştüm, yoruldum;
kuşku kılıklı bir kunduz hep yaramı deşecek
sen bana hayır dersen.
gidenler gittiler. hepsi aldanarak değil de, inanarak gittiler.
gitmeleri gerektiğinden öylesine eminlerdi ki, gitmemek
dayanılmaz bir azap olurdu onlar için, ölümden daha beter.
gittiler dönmeyi düşünmeden, bayramlık düşlerini giyerek.
gittiler ve bittiler kızgın bir şarkının nakaratında… bire dek.
en bilinmedik yere götürür kimi zaman
en çok bildiğimi sandığım güvenli yol
yönler tersleşir sol sağ olur sağ da sol
önümdeki gölge koşar durur arkamdan
mert yarasalar çadır kurar gün ortasına
güller yaralar beni dikenler buharlaşır
bir el (?) var bizden uzak, ama bizimle,
bir el ki (belki) evrenin asıl sırrı. onu
hissedemedi o altın tilki (hayatı pür hile)
kürkçüye gönderilmeden önce. ne de korlu
bir öpüşmenin meyvesi (öpüş denli tatlı)
ve galaksiler vatandaşlığına (şimdiden)
dünden beri inadına esti derken kesti birden hızını
azgın fırtına ve sinsi bir sessizlik boğazladı sanki
evleri caddeleri ve halkıyla birlikte kentin nabzını.
bu sükût, yılın ilk karını karşılama ayinidir belki,
belki fildişi yatakların esans kokan döşeklerinde
seks beşiklerinden inmiş bedenlerin bitkinliğidir
hangi gizli hırsız girdi gizemli ormanlarına göğün
hangi güçle salladı akasyaların dallarını çiçek çiçek
ki kurşun rengi bulutların eleklerinden titreşerek eğlencesiz bir debdebe duyulmaz bir beyaz düğün
gibi sardı her tarafı ve yağdı aralıksız bütün gün
narin beyaz
bu eşsiz kar
kar hep öyle yağıyor
ve soğuyor yavaş yavaş sokağın sıcak kanı;
gecenin o karanlık dudakları sinsice
taze yunmuş çarşafların aklığına değince,
daha koyu öksürüyor bacaların dumanı.
dudakların manyetik alanı, gülüm,
yüksek gerilimdir dudakların senin;
aşk intiharını düşündüğüm gün
mutlaka seninle öpüşeceğim.
yıllardır
koştuğum yaşam kulvarı
bilinçsiz bir bilinmeze gitse de;
ben kendim uydurdum
güzergâhları,
bedenim ruhuma isyan etse de.
belli mi olur
sıramın ne zaman geleceği,
ne zaman gideceğim belli mi olur?
budanmayı bekler gül,
koklanmayı narçiçeği.
yarım kalan son şiirimi başkası bulur.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!