Ben rakımı üç beş zeytinle de içerim, iki ekşi erikle de...
Muşmula, yenidünya, elma neyime yetmez?
Ha olursa bir parça tuzlu peynir canıma minnet!
Zaten dumanlı başımız!
Sarhoş olmaya ne kaldı ki?
Derler ki rakı, roka, balık İzmir' in simgesi!
Ben En Çok Geceleri Seviyorum! ..
Gündüz hiç olmasın, istemiyorum!
Gündüzleri acılar içinde kıvranıyorum.
Kalmadı ağzımda diş dişlerimi sıkmaktan,
Düşecekmiş gibi ağrıyor çenem.
Çoluk çocuğumun, eşimin yüzüne bakamıyorum!
Çocuk kalbinle şişirmiş şişirmiş şişirmişsin de
Yumak yumak balon balon dağ dağ etmişsin sevgiyi
Sonra da fare doğurunca dağ
Balon gibi sönme
Sinme pörsüme ezilip büzülme
Ağlama yağmurlarla üzülme
Susma hakkını mı kullanıyorsun
Güvenmediğinden adaletime
Attım dört duvar hücreye
Karanlık mı karanlık ıssız mı ıssız sessiz bir sahile diye
x x
Yosun sarmış taş kalbi sevgi yerine
Bir şiir geçti usumdan
Kağıda yazamadım
Kötü bür şiir mi idi
Yazmaya mı değer bulmadın
Hayır hayır hayır
Yazmaya utandım
Kimlere anlatsam derdimi
Nerelere sorsam bilmem ki
Söyleyin bana yavrum nerede
Nerede buğulu gözlüm
Perde perde dağılan sis
Söyle bana oğlum nerede
Sanki Geldin
Göz kapaklarım yumuk oynaşırken
Öpüverdin usulca
İki dudağımın arasında güller açtı
Ağırlığını duymak isterken üzerimde
Anladın sanki
Bir gün komşusu eşeğini emanet ister hocadan
vermek istemez hoca yorulmasına kıyamadığından
eşek yok sabahtan hanım götürdü dediği an
başlar eşek ahırda anırmaya ha bire durmadan
komşu bir anlam veremez bütün bu olanlara
Sunucu der, ‘müsteşar bey ithal et sağlıklı değilmiş.’
Müsteşar der, ‘20-23 yıl önce bu günkünden daha çok et ithal ediliyormuş.’
Bakan, pardon bakamayan, ‘kıyma 20-22 lira normal! ’ der utanmadan!
Danışman, özür dilerim danışılamayan der,’kasap fahiş kar ediyor’!
Kasap der, ‘günde 10 kilo et satıp aile geçindirmeye çalışıyorum’…
Besici der, ‘hayvan yok alıp satamıyorum.’
İçimde bir boşluk var Hira’ dan Spil’ e değin uzanan engin, uçsuz bucaksız lacivert örtülü!
Darmadağın başım dumanlı, sis mi kapladı, pus mu anlayamadım, olan düşmüydü ruh çağırma mı? !
İki değirmen taşı arasında ezilir buğday tanesi içim, mısır tanesi yüreğim un ufak olmuş!
Ne eser bilmem başımda kavak yelleri, sarı sıcağın mavi atlasında koşarcasına; derdi ne, kasveti ne inleyen seranın bilmem, alıç ağaçlarının uğultusuna katmış da duymaz eşek sineklerinin vızıltısını? !
Kulaklarımda bir uğultu, sen de hızla ilerleyen bir otomobil lastiği, ben diyeyim mağaradaki devin homurtusu! ..
Sanki gök ortasından delindi, sel sular gürledi, yer çöktü; kaldım toz duman / dalgalar arasında!
Yüreğinize sağlık çok güzeldi
Yüreğinize sağlık çok güzeldi
Yüreğinize sağlık çok güzeldi