Mevsimlerin temposuna uydum,
Toprağa bakıyorum,
Ölü için sunaklar sunuldu sanırım,
Sonuç kaçınılmazdı..
Sessizce ama acı acı ağladım,
Odanın serin loşluğu,
Göz kenarlarında kırışıklıklarım,
Saçlarım hüzne saklandı,
Hüzün verdi kaçınılmazın sonu..
Hüznü gömerken dualarımı ektim,
Gemi kâtibinin paslanmış umutları,
Çıplak yüzümüze kum atılmadı,
Yüzümü ıslak toprağa yapıştırdım,
Ölü yapraklar arasından umuda baktım..
Sessizlik boşluktu,
Sessizlik uzadıkça uzadı,
Uzun bir sessizlik oldu,
Sessizlik o kadar uzadı,
Kamarada yalnızlığa inanmaya başladım..
Hüznümün yazdığı mektubum ben,
Gözlerimde korkunç ifade,
Dağ taş kan ağladı,
Yağmurdan sonra açan çöl çiçeği,
Zamanla yatıştım..
Dudaklarım hafif,
Gün sonu armağanı yalnızlık,
Hüzün güneşle bitmedi,
Şükrü eda ettik dinmedi,
Gece karanlığı hüzne oldu alık..
Bahsi geçti müjdelerin,
Göğü kaplayan çekirge bulutu yere çöktü,
Gök masmaviydi şimdi,
Orman kılık değiştirdi,
Dallar sarktı, dayanamayıp kırıldı..
Güneş çıplak toprağı kavurdu,
Ölü ışıkları,
Issız dağ fırtınaları,
Zaman acımasızca dolaştı,
Kış mevsimi hüznü yakaladı..
Islığı andıran bağırtıların göğü çınlatması,
Yarım kaldıkça Şükrü eda ettim,
Işim aksi olunca Hamdi zikir ettim,
Düzeltmeye çalıştıkça birşeyleri eğrildim,
Düştükçe yerlere elhamdülillah demeyi vazife bildim..
Körüklendi sancılarım dualara sarılmayı borç bildim,
Yüzüstü devrildim öylece kaldım,
Dengemi yitirmeden dibe ulaştım,
Alçakta başım döndü, tepede midem bulandı,
Gördüm yoldan toz bulutunun kalktığını..
Güneş önce tepeye ulaştı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!