Gülümselemeyi güçlükle bastırdım,
Yerdeki süzülüşünü izledim güneş ışığının,
Soldu güneş ışığı,
Mabet yine loşlaştı..
Yükselen bulut anlamlıydı,
Nilüfer yaprakları serpilmişti,
Berrak ve serindi,
Boğucu bir hararet,
Yüreklerde art niyet ve küstahlık depreşti..
Canhıraş çığlıklar havayı yırttı,
Şehrimin sıcak rüzgârına,
Düş kırıklığıyla güldüm..
Somurtmuştu çehrem,
Ufukta manzaramı yaktım,
Elimle verdim insanlığı..
Aldanır sınamayan,
Yutulur sakınmayan,
İşini bilmeyen şeytanın kuyruğuyla oynadı,
Düşler pahalı sırdı..
Bakışlar donuk, yorgundu,
O bayat öğretiler sıkıcı,
Öldürdük biz masum insanları,
Sende bende suçluyuz,
Af dileyeceğiz hemde herkesten..
Belirlenmiş ücra hayatına dış çizgilerle,
Artık üşümeyen kadını düşündük,
Bulutların üstünde resim çizen adamla..
Mumların ve yosun tutmuş duvarların,
Silindi tüm görüntüsü..
Unuttuk elimizde kalan utançla..
Sen neden Allah'a inanmıyorsun..?
Neden Peygambere tabisin..?
Hükümleri dile getirip kulak ardı ediyorsun,
Neden pişmanlığı hiçliğe payidar eyliyorsun..?
Bedbaht halin, cahilliğe düçar olmuşsun,
Mülâhaza ediyorum,
Biriktirdiklerimi içimden yaşla atıyorum,
Dayanamıyorum yüzüme gülünmesinden,
Hakkım bana teslim edilmiyor,
Ummadıklarım bana yardıma koşuyor..
Zor günün hüznü yüzden aşina,
Belli oldu dostun sillesi yarında,
Yakınların kokusu ıraklara taşındı,
Yabancılar fikriyle fikrime âşina..
Düştüm, dostum olmadı,
Kindar sevinci duydum,
Birbirine karıştı iblisçe duygu,
Acım yüzümden sanki uludu,
Kabalaşmıştı acı yüzünden sesim boğuk..
Tıpkı fırtınanın sarstığı bir dal gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!