Bir bardak çayla paylaşıyorum geceyi,
Yıldızları deminde buldum;
Yüzünden kayanların ardında...
Gecelere tutun sessizce;
Soğuk bir acı değsin eline...
Sözün bittiği yerde başlıyorsun.
Baharda toprağa düşen ilk damla kadar ihtiyaçsın;
Bir o kadar da unutulmaz ve değerli.
Gökkuşağının olmazsa olmaz yedi renginden biri.
Toprağa düşen cemrenin toprağa hayat verişi gibi...
Kalbime düştüğün günden beri,
Kalemim satırlarla seviştiğinde
Aklımı ortaçağda buluyorum...
Bir geminin içinde, elimdeki küreklerle...
Bir çarmıha gerilmiş, zoraki istavrozlarda...
Bazen de sanatoryumun ortasında savaşırken, gladyatörce...
Tüm savaşlarım;
Meydansız, düşmansız geçiyor...
Kılıcım kınında durmaktan huzursuz,
Ruhum bedenimde...
(27.07.2008)
Yastığımın bir yanı hep boştu...
Masumiyetimden sırtımı dönmüştüm sana,
Nasıl olsa aynı sabaha uyanacaktık...
Aradan geçen bir mevsim vardı sadece.
İsminde tanıdığım hiç kimseye sen gibi seslenemedim.
Kimse anlatamadı gözlerinin anlattıklarını.
Hiç sevmedim bu kelimeleri...
Ne yettiler konuşmaya,
Ne de susmaya...
Hiç sevmedim bu kelimeleri
Ne yetti ruhunu,
Gökkuşağının yedi renginden biri;
Gözleri ela...
Sözleri bazen başa bela...
Bakışları tam bir vurgun...
Ülkesi masallar diyarı,
Kahramanı; ruhunun acıyan yanları...
Ruhu bedeninde ölmüş bir faniyim...
Mutluluk hep boşa kurduğum hayalim benim.
Yıkılmış bir devleti canlandırmaya çalışmak gibi,
Umutsuz isteklerim...
Sadece geçmişe dair anılarım var içimde,
Suskunum geleceğim yok elimde...
Kelimelerimizin yetmediği anlarda başladı savaşımız,
Anlatamadığım sen için savaştım hepsiyle...
Bir Türk gibi İngilizce konuşuyordum.
Bu yüzden eksikti bir şeyler,
Bir şeyler ise fazlaydı.
Sevdiğim güneş,
Günden çalarak...
Sessizliği gecenin;
Kulaklarımda çınlayan...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!