Çocuklar, hayatı oyun olarak yaşarlar.
Oyun oynarken öğrenirler hayatı.
Evler yaparlar kendilerine.
Yemek tabakları, çay bardakları,
Yiyecekler, içecekler hazırlarlar
Aslı olmayan.
Girdim etki alanına,
girdin etki alanıma,
can katıldı canımıza,
sevgi dedik adına.
Artı eksi alanlar gibi,
Öyle bir estin geçtin ki başımdan,
saçım değildi rüzgârından dalgalanan,
nefsimdi harmanlanan,
altüst olan.
Önce uyandırdın arzularımı,
sonra kendine doğru çektin beni
Köylü ağlar,
işçi ağlar,
memur ağlar,
emekli ağlar,
esnaf da ağlar.
İşsiz ve
Geceleri severim ben,
geceler de beni.
Gece ve ben.
Geldik mi iki sevgili yan yana,
ne yorgunluk, ne uyku,
keyfini çıkarırız kana kana.
“Kızım Özge’ye”
Askerde aldım yolculuğunun haberini.
Sevindim desem, yalan olur evlâdım.
Öylesine üzdün ki, o günlerimde beni,
Nasıl anlatsam, ne desem, bilemiyorum.
Hayatı senle sevdim, senle anladım.
Mutluluğu sadece sende var sandım.
O güzel gözlerine nasıl aldandım.
En derin yaraları ben senden aldım.
Gençliğim, güzel çağım, senle mahvoldu.
Ayrılık, birlikte olmamak diye bilinir,
Ya da birlikteliğin bitimi.
Hayır, olur mu öyle?
Gitmekle kalmak arasındaki fark nerede?
Ayrılıklarda bir giden, bir kalan olur.
Sakın kalan olmayagör,
Ne sevdaydı be güzelim sana duyduğum,
ne sevdaydı.
Kerem’in aştığı dağlar hiç kalırdı,
Mecnun’un geçtiği çöller hiç...
Ve Leyla’ya sevdasıysa
Mecnun’un yüreğindeki çöl sıcaklığı,
Taş yerinde ağırdır derlerdi,
Ben de gülerdim.
Taş her yerde aynı ağırlıktadır diye,
Kütlesi değişmedikten sonra.
Ama, gerçekten taş yerinde ağırmış.
Çünkü, onu yerinden ilk oynatmak zormuş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!