Güneşin batışını izledin mi hiç
denizin içine doğru?
Peki güneşin doğuşunu izledin mi hiç
denizin içinden göğe doğru?
Nasıl da sönmedi suyun içinde
akşamdan sabaha bekledi de?
Mekke’ye gidenler varmak isterler yârâ.
Çoğu özü bulamaz, tapar kuru duvara.
Putları kıran kişi, tekrar put yapar mı hiç?
Giden hisseder ama, kaçı anlar acaba?
Gönül evidir orası, Allah’ın evi değil.
(17.8.1999 depremi üzerine)
Esme be rüzgâr,
Esme ne olur.
Batıdan doğuya doğru esme.
Henüz geldim daha oradan.
Söz gümüşse, sükût altın derler ya.
Ben de aptallık derdim.
Kibarcası, suçsuzluğunu anlatmamak,
Suçlanmana rağmen susmak,
Suçsuz olduğunu bile bile hem de.
Olur mu? Bırak konuşmayı, haykırmak lâzım.
Dünya yalan,
dünya boş derler ya! ..
Yıllarca dinledim bu masalı.
Bu masalla büyüdüm âdeta.
Evet büyüdüm.
Büyüyünce anladım ki
Evrensel zekâ var etti evreni.
Aynı zamanda evren içindeki yerküreyi.
Sonra da Havva ile Adem’i.
Alın, bütün evren sizin dedi.
Önce insanı var edip, sonra vermedi evreni.
Duygularım düğümleniyor bazen boğazımda.
Ne yutabiliyorum onları,
ne de atabiliyorum dışıma.
İfade etmenin de bir anlamı olmuyor,
hisseden olmayınca.
Kendimden çıktım yola,
yürüyorum kırk üç yıldır,
yürüyeceğim de ölünceye dek.
Nereye mi gidiyorum?
Kendime elbet...
Seviyormuşsun beni
öyle diyor dilin.
Oysa sevgini yüzünde görmeli gönül gözüm.
Görmeliyim aşkın pırıltısını gözlerinde
gözlerime bakarken,
Hani derler ya,
Yeğenimin (oğlumun) , yanımda 9 ay kaldıktan
sonra 11.6.2000’de baba evine dönmesi üzerine)
Gönlümün ırmağı oldun
Her an kalbime doldun
Bir gün bir çatlak buldun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!