kara fiyakanı bozdum ulan gasavet
aldım elime allameyi semayı
paleti, tuvali, fırçayı
taktım bereyi, pipoyu, hırkayı
gecemi kırmızıya çoktan boyadım a canım
yarın gün sökerken gözlerimi fıstıki yeşil buseleyecek
Kar beyaz melekler
Buzdan tekerlekli Limuzinlerine
Aygırlarını koşmuşlar mahşerin
Kapımda beklemekte
Yakarış...
Kanım içime aksın
Kir tutar değilse yüzün
Bu kez
Dikenlerinden değil yaraları
Yapraklarına
sıcacığım
taze fırın gevreği keyfim
aradabir soğuk su katsalarda
pişmek üzereyken
şaştım aşıma
yine de
saki şaraba vur akşamın kederini
sunma bu kez
kaba ol
benim kadar kaba sığma
benden daha dertli ol
İyiki burada değilsin
iyiki görmüyorsun
Kalın sesli imlasızlıklara düşkünlüğümü
Şu abuk sabuk halimi
Ve sayfalar dolusu boş günlüğümü
Ben aşık değilim
Aşk şiirleri boğuluyor oksijensizlikten
Fanusumda
Ben divane bir balığım
Kendi okyanusumda
Yaşlıydım
Kocacıktım
Şiir yazdım
Kaçıktım
Buldum nette bir yerlik
Aradım fellik fellik
Birden yenilipte kör inadıma
Katlanırım sanıp acılarıma
Uğurlarken seni el kollarına
Varlığınla bezediğin beni öldürdüm
Bir mantıksız hikayeydi bu zaten
biraz gec buldumu sairi ve siiri, yawas, yawas, sindire sindire okumak lazim diye düsünüyorum.. saygilarimla...