Geldi garip gönlümün sonbaharı,
döküldü gönül ağacımın tüm yaprakları
kışa döndü ömrümün baharı yazı,
deli gönlüm aşktan aldı dersini.
Şimdi ağlamak zamanı ey deli gönlüm,
Sılada garip kaldım
Suyum garip, aşım garip.
Ben kendime gurbet oldum;
Garip oğlum
Gül yüzlü Selda’m, baharım sensin,
Rüzgâr esmez, adını fısıldamadan sensiz.
Bir bakışın yeter, bin gül solar,
Sensiz gönül, yârini arar.
Hasretim köyüme, dumanı tüten eve,
Bir yanımda dağlar var, bir yanımda hece.
Toprak kokar sabahlar, çiğ düşer ince ince,
Rüzgâr bile dönerken selam verir köyüme.
Uzaklarda kaldı şimdi o patika yollar,
Hasta düştüm yataklara anam
Halim bilmez eller şimdi
Düşman gibi oğullarım karşımda
Yaralarım sızlar anam
Etmedim kimseye minnet
Hayat bana zorlu diken,
Her adımda başka bir çile.
Yine de düşmem, yine de sökmem
Gönlümde büyüyen ümitle bile.
Rüzgâr sert eser omzumdan,
Bir sonbahar akşamı birleştirdik elerimizi
İkinci baharimiza bir evet ile başladık
Aşkımız ve sevgimiz hep dillerde dolaştı
Seni ömrümün sonuna dek seveceğim
Hayat seninle birlikte daha güzel
Gözlerinde saklı yıldızlar var,
Geceyi bile aydınlatan bir bahar.
Ellerin elimde, dünya susar,
Aşkınla başlar her yeni sabah.
Bir gülüşün yeter, bin ömürlük,
Kerpiç duvarlı evimiz,
Güneşle ısınan bir çocukluk gibi;
Ne zaman hatırlasam
Toprak kokar içimin en derin yeri.
Köyde çocuk olmak
Bir sabah serinliğine uyanmaktır;
Çiğ düşmüş otlara basıp
Güneşin gülüşünü duymaktır.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!