Niyaz ettim onca yıl, olsun diye bir evlat
Zannettim ki; insana, elzem ve de kar evlat
Versin dedim yuvama ve kalbime o sürur;
Ne yazık ki; sayende, azap doldu dar evlat!
Al aklını başına;
Deli misin nesin sen?
Hele bir bak yaşına;
Yedin onu kesin sen!
Bin nasihat edilse;
Hoş geldin safa geldin, ey ayların yekta’sı!
Baş göz üstüne geldin; on bir ayın en hası!
Şehr-i rahmet denildi, senin için bizlere;
Tevziatı bol yap ta; İhya etsin şu nas’ı!
Kolay değil bu eylem;
Yapmak gerek çok şeyi!
Kafi değil sırf söylem;
Zordur dönmek köşeyi!
Yoksa kulda diyanet;
Demek döndün geriye?
Peki söyle ne diye?
Böyle yapan kişiye;
Nar-ı cahim hediye(!)
Zor mu geldi din sana?
Fani olan düşleri;
Takma gönlüm kafana!
Eksik, aksak işleri;
Takma lütfen kafana!
Az olsa da mal meta;
Ey mut diye dünyayı, gece gündüz dolaşan!
Huzur diye durmadan, vadi gezip, çöl aşan!
Her mekanda bulunmaz, aradığın o nesne!
Yoksa onu bulurdu, oralarda her koşan!
Seraplara bağlarsan, can simidin umudu;
Geceler yar olamaz, olur ona vesile;
Ara onu kesiksiz, kalbi hüşyar nas ile!
Seherlerde zikreden, has kulları al örnek;
İnşaallah o zaman, gelir arzun husule!
Büyük lütuf hidayet, Hadi olan Mevla’dan
İtikattan mahruma, denir örfte hep nadan
Kapısından giremez, cennetlerin insan, cin;
Zira sokmaz görevli, kalpte o şey olmadan!
Her nadanı dinledin;
Ama dini geçtin es!
Bu ne demek bilmedin;
Kaldın ondan hep nekes!
Bilhassa da şeytanın;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!