Bir dut mevsimi bir dut bahçesinde başladım kundak ile tabut arası mesaiye, K.Maraş/Göksun topraklarında anamın yedinci çocuğu olarak.
Hiç bir yer güvenli değildir
hayat çünkü
hala hayattadır
gidebileceğin yer sabah uyandığın vakit
bir yorgan sıcaklığı
ve geç kalınmış her şey
tarihten anlamak mı lazım
ki; hayır...
neyin ne zaman olduğunun değil
neyin nasıl olduğunun bir önemi vardır.
hayatın bir başlangıcı bir sonu var derler...
Kan bulaşınca ellerime
ellerim bulaşınca saatin tuhaflığına
bana yeniden yorumlanır kalem ve sen
ve yeniden başkalaşır sözle sükut
Hani uzak kentin kadınlarını çağrıştırır ya
Sustu...
anlam verir gibi aksırmasına kedinin
anlam verir gibi iniltisi keman
anlamalıyım aklı nasıl da kustum tanrıdan
Bak dişlerini akıllarına geçirmiş militanlar
İftira edilmiş bir kalabalıktır cebimde küflenen
ve bir erkeğin söz geçmeyen yanıdır kadınları
bir gelinin intiharla kutsanmış düğünüdür
sessizliğime boğulan beklenen yolcu ve evin ilk saatleri
Tenhalığa kaçtığım kadar çekiyor beni kalabalıklar
Kendine soyundu akşamın kirli elleriyle
akşamın kirli elleri ki sen,
iyi törpülenmiş yırtıcı pençelerin
kandan daha kırmızıya çalıncaya kadar
görebildiklerin görmekten korktukların
Yeşil bir martı
ve siyah bir deniz
ölmek mi doğmak mı arasında bir insan
ve bir gün doğar mı doğu
batar mı batı
Kendine doğrult
kendine bir avuç şefkat
Esir olmaya bir söz
sükut daha canlı
daha bir kanlı içine tutsaklığın
Dişlerin bilese de rayları
dişlerin ekmeği yırtan dişlerin
istasyon tanır tren tanır
vagonlar iğreti durur birbirine
dişlerin örselense de testere pası
Umut dediğin umulanın ne olduğundan öte
ne kadar lüzumsuz
doğmayı ummak bir ceninken
cenin intiharı ya da
yazılmışları okumaktır yaratılmışa düşen
sabah
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!