Dil ola anlata derdini, hendekteki deveye
Deve atladı, rahmet okutuyorlar şimdi eşeğe
Ey Saçları mavilerde, güneşle kızıla boyanmış sevgili!
Seni Peygamber sevmiş de övmüş, ben kimim ki?
Yedi tepe üstünde dalgalanır, rüzgar
Yedisinde, görünmez bir şehadet sancısı
Yedi ufuk kızarır, yedisinde ay, yıldız var.
Günler ağır gelirdi, hep bir hüzün
Yaz da ne ki? Mevsimler daim güzün
Bana da birgün, güler mi o yüzün?
Diye düşünürmüş, her daim evlat.
Suratında tebessüm nadiren ancak
Girince iki metrelik çukura,
Sarılıp eski beyaz çuhaya
Hesabını verecek var mıdır?
Dirilince o gerçek hayata
Ne hükümsüzmüş meğer insan, ey oğul
Kendini hükümran sanan, bir hiçmiş
Bir çift göze bile, sözü geçmiyor oğul
Acizliğe bak, iki damlaya hükmedemezmiş
Yandım; yandım çorak topraklar gibi, çatladım,
Onca hevã uğruna, hayatımı nasıl da harcadım.
Bir büyü, bir sihir, sanki düşlerimde parçalandım,
Yandım; yandım çorak topraklar gibi, çatladım.
Düşkün olmuş bu hãlim, bir garip görse acır,
Sabrı yar edinen bekler ise mükafat kuldan
Beyhude çabadır, medet yalnız haktandır, haktan!
Gönülden sevenin, yoktur gecesi, baharı, ayazı
Yazmışsa gönlüne heryer aydır, neylesin yazı
Önce kadına, kadınlığını unutturan bir çağdaşlık
Sonra dinini unutup, nefsine tabi oldu kadınlık
İsraf haram idi, halis idi sadelik ve insanlık
Allah çıkınca evlerden, unutuldu işte adamlık
Sen, bu davada tek iğnesi olmayan yabancı!
Senin için tek teselli, işte şu haçlı toprakları!




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!