Yağan yağmur, gürleyen gök
Zamanın Habercisine ne oldu
Sen, yerin dibine inen kök
Zamanın Habercisine ne oldu
Gitti gelmez, yüzler soldu
Yürekler buruldu, gözler doldu
Bulutlar bugün inat etmiş
Gökyüzünü istila eder
İstersen dünyayı önlerine ser
Burası bizim, gitmeyiz der
Güneş yok, alıp başını gitmiş
Bunca yıldır arkadaştık
Konuşurduk, koklaşırdık
El ele dolaşırdık
Bazen umarsızca koşar
Kıyasıya yarışırdık
İkimiz de gök kuşağına aşıktık
Yanıma sokuluşunu
Hiç mi hiç unutmayacağım.
Tenime dokunuşunu
Hiç mi hiç unutmayacağım.
O ansızın gelişini
İçimde inle cin top oynuyor
Terkedilmiş bir virane kalbim
Burada aşk değil taş kaynıyor
Girmedin ki nerden bileceksin?
Gönül kıblegahım insansız
Romeo:
Bir ömür nedir ki seni sevmeye
Keşke gücüm yetseydi de
hükmedebilseydim kadere
değiştirebilseydim şu yazgıyı
Ben bir güzel gördüm
Adı bahardı
Yemyeşildi gözleri
Her renkten entarisi vardı
Büyülüydü sözleri
Irmak gibi çağıldardı
Remember, You and I, my beloved father
Went out someday, somewhere farther
While driving in the middle of nowhere
We ran into a grove, tall and sapphire
Güzel gözlerinden hasretle öptüğüm
Yavrularım, çok uzak diyarlardayım
Gurbet bağlar ayaklarımı kördüğüm
Çözülür çözülmez oralardayım
Siz bilmezsiniz şu gurbetlik nic'ola
You! My resentful daisy
Hidden in nook canopies
You! My little shy violet




-
Şaban Aytemur
Tüm Yorumlars.a kurbetteki arkadaşım bana mail adresimden ulaşırsın inşallah maverapazarlamahotmail.com aramanı bekliyorum