Duydum ki hiç anmıyor diyormuşsun beni
Oysa son şiirim de senin içindi
Yoksa o haylaz rüzgar getirmedi mi
Ama yok, o unutmaz emanet edileni
Yine bir muziplik peşindedir o şimdi
Önce şiiri ağaçlara sonra kuşlara okuyacak
You! My resentful daisy
Hidden in nook canopies
You! My little shy violet
Güzel gözlerinden hasretle öptüğüm
Yavrularım, çok uzak diyarlardayım
Gurbet bağlar ayaklarımı kördüğüm
Çözülür çözülmez oralardayım
Siz bilmezsiniz şu gurbetlik nic'ola
Her insan güldüğünde yüzünde bir güneş açar
Sevincin biçimi ve rengi tektir
Oysa hüzün öyle mi
Hüznün çeşit çeşit rengi var
ve bin bir türlü gölgesi
Tıpkı şekilden şekile giren ay gibi
İki adam uykudan uyandı
Kalkarken biri rabbini andı
Diğeri sadece homurdandı
İki adam pencereye koştu
Biri havaya baktı içi coştu
One day, I was walking down the streets
I heard some people talking on angels
I remembered you and smiled
Then, I ran into a walking elegance
I remembered you and smiled
Kim bilir kaç aşık oturdu üstüne
Seyretti kız kulesini hüzünlenerek
Kaçı yeminler verdi yemin üstüne
Bir daha ayrılmayacağız diyerek
Sen o banksın işte, aşıkların gözdesi
Kocadık mı nedir a kızanlar
Diktiğimiz fidanlar bel verir olmuş
Dün fino gibi peşimizden gezenler
Bugün bize diş gösterir olmuş
Biz buraları bıraktık bırakalı
Dert etme, çalış, sabret, dua et
Bugünler bir gün geçecek elbet
Bulacak karşılığını her bir yakarış
Dirilecek toprağımız karış be karış
Öyle bir iklim gelecek ki bekle
Yoklar varolacak az bir emekle
Merhaba gözleri mahmur sabah
Merhaba belli bükük ahşap konak
Konağın önündeki asırlık çınar
Sana da kucak dolusu merhabalar
Siz, cik cik sabahı şenlendiren sığırcıklar
Siz, sokakta koşuşturan yaramaz bıcırıklar
s.a kurbetteki arkadaşım bana mail adresimden ulaşırsın inşallah maverapazarlamahotmail.com aramanı bekliyorum