Ölüm dediğin nedir ki
Bir ritüel ölüm, bir çeşit tören
Tıpkı doğmak
Sünnet olmak
Evlenmek yada uzun yola çıkmak gibi
Başında toplanır ailen, sevenlerin
Horoz sesleriyle uyandığım
Uyanıp da seyrine daldığım
Her daim sitayişle andığım
Köyüm seni hiç unutur muyum?
Çaşırını, yemliğini, kuzukulağını
Uçan kuşlar, kelebekler
Hakkınizı helal edin
Kundaktaki bebekler
Hakkınizı helal edin
Yerde yürüyen karınca,
Kediler bekleşir, nehir kıyısında
Nede olsa mevsim sazan mevsimi
Martılar sabırsız tilki uykusunda
Nede olsa mevsim sazan mevsimi
Çakallar kenarda, pay kapacak
Savrulur bir yavru ceylanın gözleri
Rüzgar inerken steplerden aşağı
Yapma! Olur annesinin ilk sözleri
Rüzgar çoktan kapıp gitmiştir
O yavrunun gözlerinden ışığı
Sür manşet gözlerimde dua hissi
Kalbim tak tak vuran matbaa
Duygularım ekin gibi yan yassı
Böylece soktum ruhumu yatağa
Allah’ım sabahı var mı bu gecenin!
İnsanları kolayca aptallıkla suçlamak aptallara mahsus bir kolaycılıktır. Abdullah Acar
Biliyorum
Gücün gücümden büyük
Farkındayım
Arkan kalabalık
Benimse kimsem yok
Haktan gayri
En korkunç tutsaklık nedir bilir misin?
Ne elleri kelepçeli olmak
Ne dört duvar arasına hapsolmak
Dört yandan yolu kesilmiş olmak da değil
Hayır, değil..
Çaresizlikle kuşatılmış olmaktır en kötüsü
Dost yana gerektir
Dost dosttan yana gerektir
Yana yana dost gerektir
Dost dosta yana gerektir
Dostluk köprüdür iki cana
s.a kurbetteki arkadaşım bana mail adresimden ulaşırsın inşallah maverapazarlamahotmail.com aramanı bekliyorum