Güvendiğim yerden tam da vurulmuşum
Peş peşe...
Sırtımı döndüğüm bıcaklara
Yüzümü dönmüştüm tam da o zamanda.
Korkmuyorum korktuğum başıma geldi dediğimden beri.
Yaralı kurşunum.
Dik duruşlum ,
Asi bakışlım. .
Senin kurşunun bıçak ,
Benim kurşunum duygularım.
Bakışımız değsin her an birbirine.
Dünlere hasret, bugünlere özlem.
Yarınlara yaralı bu yüreğim...
İki yangınım var,
Biri burada yüreğimin içinde yakıp kül eden,
Biri toprakta közü hiç sönmeyen.
Benim iki yaram var,
Hiç kabul bağlamayan.
Öyle garip , öyle mahsundu ki gözleri
Beni görmedi , görmek istemedi belki de
Oysa ben onun göz bebeklerinde kendimi görmeye o kadar alışmıştım ki ,
Şimdi kendimi göremiyor ve bulamıyorum oysa.
Sadece onun göz bebeğin de mi buluyordum kendimi.
O varken mi vardım bende.
Kum saatinin akışında beklediğim son dönemeçteyim.
Emek verdiğim tırnaklarımla kazıyarak geldiğim işimin son deminde.
Annemin mezarının başında.
Hayatımın sözüm ona en güzel çağında.
Ruhumun en yaralı ve en umutlu yerinde.
Söylediğin kadarını bilmek ve inanıp inanmamak. Gerçekliğe ve yanılsamalara sürüklüyor kıskançlık. Bir an mutlu bir diğer an kuşku kaplıyor beynimi. Yüreğimin duvarları şaffaf olsada beynimin duvarları bir zırh gibi duruyor oracıkta. Bir farenin kemirmesi gibi lime lime ediyor güzel olan ne varsa.
Bir an geliyor süre gelen bir hayatın içinde buluyorum kendimi. Herşey ne kadar da normal oysa ama değil! Bir deprem oldu ve ben haberleri dinleyemiyorum. Yüreğim bir kuş gibi çırpınıyor keşke diyorum bir insana el uzatıp çıkarabilsem harabelerden. Keşke diyorum korkan bir çocuğu kucaklayıp ben buradayım diyip kafasını göğsüme yaslasam. Yine çöreklendi düğüm düğüm üzüntüler. Dualarımı uğurluyorum onlara. Allah yâr ve yardımcıları olsun.
Günün birinde 17 Ağustos depremi küçüğüz Babamın sesiyle uyandım. Dışarı çıktık sabaha karşı kuzenimle bakkala geldik nedenini bilmiyorum ama açtık sanırım paramızda yoktu. Ve bakkalci abla akrabamızdı. Hiç unutmam biskreme takıldı gözlerimiz kuzenim benden büyük oda benim gibi bakıyor istedik vermedi. Sonra getirecegimiz paranın bir hükmü yoktu o an işletmesinde. Bizimle birlikte bakkala giren bir adam alın dedi ben veririm. Orada kesiliyor hatıram aldık mı yoksa bakkalci ablaya kızıp gurur mu yaptık hiç bilmiyorum. Ama o abinin abiliğinide hiç unutmuyorum. Günlerce eve göremedik. Bize zamanla oyun oynattı bu durum. Dışarıda kalmak saatlerce hava kararınca içeriye girmemek ve hep birlikte mahalleli ile geçen zamanlar. Biz o zamanlar sadece depremin ugultusunu ve sarsıntısını biliyorduk. Geride bıraktığı viran evler , yıkılmış ocaklar ve düşen ateşlerin korundan bir haberdik. Ama korkusunu uňutmuyorum.
Önüne geçilemeyecek doğa üstü olayların yere yansımasıydı .
Gözleriniz yolda gelmeyecek,gelemeyecek birini beklediniz mi hiç?
Ertelediğiniz ,yarına bıraktığınız , sonra yaparım dediğiniz ne varsa sevdikleriniz için bekletmeden yapın.
Yaşamın sonrası olmuyor , ölümün ertesi ,gecikmişliğin yarını!
Öyle bir an geliyor ki zaman duracak hatta durdu sanıyorsunuz ama duran zaman değil,
Zaman olağanın aksine sanki daha hızlı ilerliyor.
Keşkeler, özlemler bir çığ gibi büyüyor,
Neler yaşadım,neler yaşıyorum ve neler yaşayacağım.
Bitmek tükenmek bilmeyen yollar var önümde.
Kimine gitmeyi ben istesem de , kimine gitmek zorunda bırakılıyorum.
Kimi yol beni içine çeksede , kiminin içinde kalıyorum.
Yollar var daha gidilmeyi bekleyen ,umutla beklenen.
Bir de gerçek var tam şuracıkta duruyor tam duvarımın üstünde uzanıp ellerinden tutmak istiyorum ,olmuyor!
Yokluğuna sarılıyorum ne zamandır annem.
Korkunca ,hastalanınca
Sevgine muhtaç olunca.
Yüreğine turunuyorum özleyince.
Toprağına elimi koyuyorum elini tutmak için.
Toprağından öpüyorum diye kızmıyorsun dimi!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!