Düğün dernek kurulur,
Saz teline vurulur.
Mahallenin kızları,
Oynar oynar yorulur.
Nikâh memuru gelir,
Ey sevdiğim, hoş hayaller kurarsın
Şiir yazsam, bana hesap sorarsın
Doğurduğun çocuklara güvenme
Ben ölürsem, beni mumla ararsın
Ey sevdiğim, her işime karışma
Erken gittin enişte!
Hayır vardır her işte.
Ölüm güzel diyorlar,
İlle de üzer işte.
Şayak ceket giyerdin,
'Evcilik oynayalım, gel! ' diye çağırırdın,
Derenin kıyısına benden önce varırdın.
Sıra sıra dizerdim o çakıl taşlarını,
Bahçeye ev kurardım, bana hayran kalırdın.
Çıkardın ağaçlara, kuşlarla yarışırdın,
Elâ gözlerini sevdiğim dilber,
Şeftali toplarsın, yorulur musun?
Gördüm ki bu köyün güzeli sensin,
Gelenden geçenden sorulur musun?
Evinizin önü bağlık, bahçelik,
Ya eseri övmen gerek,
Ya da verip veriştirmen.
Tenkit etmek kolay değil,
İşin çok zor eleştirmen.
Kalas yontmakla incelir,
Gençlik yıllarını işine vermiş,
Felek çemberinden geçmiş emekli.
Her türlü zorluğa göğsünü germiş,
Yokluğun içinde pişmiş emekli.
Bir eziyet var ki maaş gününde,
Çok düşünme şair derler,
Düşündükçe yaşıyoruz.
Düşüncenin sınırı yok,
Duvarları aşıyoruz.
İnsan beyni bir kâinat,
Kardan mı yapın aşını?
Beyaz ağartmış başını.
Ayaz karartmış taşını,
Dertli misin Uludağım?
Yaylalarda kekik biter,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!