İki bin on altıda bir hüzün ayaklandı,
Havada hazan, aynada rüya yankılandı.
Kursakta acı, kederlendi, kapıyı çaldı,
Tarih utandı, sustu, sensizliğe ağladı.
Bu ne biçim kara talih ki gözlere vurur,
Toprağa dökülen al kanda ecel kahrolur.
Ahmet oğlu Mehmet’in dilediği şehadet,
Kenan yıldız oldu, anacağım ilelebet.
Yaşanmış günlere çekilen kırmızı çizgi,
Oluk oluk akıyor Cizre’de, Sur’da rengi.
Hangi ıstırap seni kahpece vurdu, Musa?
Üfledi Zehra'nın feryadını, ölüm Sur’a.
Düşler kırılır her gün, bir iki üç fidandan,
Kor acılar dilde tutulur, göçer dünyadan.
Hayalleri yarım kalır ana, baba, eşin,
Hapsolursun içine düşen közün ateşin.
Ya Rab, dinsin minik ellerdeki gözyaşımız,
Felekler yandı ahımızdan, bir de na’şımız.
İsyan değil bu, vatana fedadır kanımız,
Mezara kına döken kefenli adsızlarız.
Kayıt Tarihi : 10.2.2025 16:47:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Vatanın yüceliği, toprağa düşen kanla ölçülür; her damlası, sonsuzluğa işlenmiş bir yemin gibidir."
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!