İncecik bir sızıdır keskin ve derin,
Boş bulunmuşsundur sızlar yüreğin.
Ummadığın bir yerden alınmıştır yara,
Acıyan yer götürülmek istenir de dudağa,
Öpünce geçerdi çocukken acılar,
Geçmiş zaman olsa da öpülse yaralar,
Bir düşünce koltuğunda
Otururken rahat
Kendin gibi insanlarla
Beraber oh ne hayat
Var mı bundan güzel
Var mı bundan refah
Karım,kızlarım
Gelinlerim torunlarım
Evimin kadınları
Kuşların cıvıltıları
Bir çorba kokusuyla
Eve huzur yağdıran
Bir şey söyleyeceğim
Şimdiye kadar
Söylenmemiş yazılmamış
Çizilmemiş de diyemem ama
Dilime dolanıp da
Ellerimden akan
Yaprak gibi düştüm
Sonbaharda zamana
Tenimde Eylül sarısı
İçimde yağmur kokusu
Beni hüzne mahkum etti
Bir mor üzüm buğusu.
Eflatun akşamlarda
Bir demet gün gelir bana
Bundan böyle her nisan'da
Leylaklar sensin bana
Her bahar yağmurunda
Açmak umidi ile döker
Yaprakları dallar
O yüzdendir kollardaki
Yaşam daveti
Her bahar süslenir
Çiçeklenir gelindir
Oldu mu olmadı mı
Bilmem
Karışık dünya
Yüzüme bakma
Orda bir yerde
Herşey karışır
Datça'da balık
Mutlu azınlık
Şişede rakı
Mis gibi patlıcan
Biber kızartmaları
Çamların altında
Maddeden manaya giderken bir soluklan
Ah vah arasında dur, düşün molası ver
Hep hiç var yok sen ben,silinirken berzahta
Ol da gel dedi can,ayrıkları yol da gel .
Mart 2018
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!