Meğer ne kadar ağırmış
Çıkarlar hırslar öfkeler
Kin nefret
Ne kadar ağır
Çökünce üstüne ülkenin
Ihlamurlar susmuş
Yaşamak güzel şey demiş
Melih Cevdet
Doğru, güzel şey elbet yaşamak,
Tertemiz bir zamansa tükettiğin
Ekmek arası hak, değilse yediğin
Sevdiysen, eğildiysen saygıyla
Kara kanat rüzgarı
Yüzümü avuçladı
Ruhum buruşmuş kağıt
Karanlık, gürültülü
Odadan çıktım
Atılmamış her çığlık
Tekerlekli sandalyeden bağırdı
Zamandan çok içmiş adam
Bana bir tost
Sen de istediğini al Süheyla
Kütlesinden büyük sesle
Hastane kantininde
Xx den Xy ye...
Öldüre öldüre bitiremediniz
Bitse miydik sizce ?
Aşk verirken hasis
İş verirken hasis
Kalktığın yerde
Bıraktığın iz
Tıpkı sen
Yatak yorgan
Öfken gülmen
Okşaman susman
Bu iki can
Beni uzak bulmuş
Kendi canından.
Mesafeler belki zamandan,
Belki mekandan.
Karşılık beklenmez ki,
Bana maskelerle yaklaşan
Bir şeylerin ardına,sinip sinip saklanan
Çok yıllık hayırsızım,
Emeğe vefasızım,
Bak yine düşürdüm bir maskeni
Utanmadan yanımdaydın
Sarı ve mavi yan yana gelmeli de
Asla sevişmemeli
Gezinen ne sarı kalır başakta ki
Ne mavi gökyüzündeki
Bu yeşilin kültür emperyalizmi
Ah gün,doğumun ve ölümün
Renklere yanmayı,
Bana bakmayı öğretti
Sarıdan başlayıp
Kırmızıya doğru
Gözlerim gördü gün,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!