anlamsız goncalar, güller anlamsız,
dikende sevgi var, dikende sevdam.
şu başaklar üçer beşer açar ya,
ekende sevgi var, ekende sevdam.
güneş gurub vakti süzer kıyıyı,
anneme...
gökyüzüne baktım kimseler yoktu,
kapılar yüzüme kapandı anne...
yağmurlar başımı dövdü durdu ah,
sımsıcak koynunda oğuldum, anne.
seni seviyorum desen bir kere,
bir kere adımı yazsan bir yere,
günahına katsan çizsen bir yere,
kitap gibi baş ucunda saklasan.
z.n.
aşk bir bakışmış gözden gönüle,
hece hece, yaprak yaprak, dal dal,
aşk bir nakışmış, sonra zevk ele,
ben mutlu olayım, sen burada kal
aşk ağlamakmış göze, gönüle,
Atilla NUHOĞLU'nun ardından
MERSİYE
Korkut neslinin son mümessilinin ardından...
Tanrıdağı kadar TÜRK, Hira kadar MÜSLÜMAN,
sevginden ne berbat hallere düştüm,
herşeyim tamam da tek aklım noksan.
kim hıyar dediyse tuza üşüştüm,
geberip gitsemde sende kurtulsan...
bir bahar ayazı senin gidişin
yazıma mı kansam, kırağıma mı
gün biter ay doğar hep peşindeyim
kafama mı sıksam ayağıma mı
hasretine sardım kucaklarımı
bir badı saba gibi saçlarından tutsamda
şöyle yanaklarını efil efil okşasam.
kucağında sefil bir çocuk gibi yatsamda
sabahın fecri ile usul usul uyansam
gurub vakti sonsuza diksem kör gözlerimi
çılgın çılgın bakar o, avlusuna aldanma,
eğil bak yosun tutmuş avludaki kayalar.
bizde yıkık ocaklar yıkar benliğini de,
sevdana yoldaş olur, geleceğini çalar...
z.n.
bir masum gülüş
bir masum gülüş ve hüzünlü bakış,
içinde bir aşkın sırrını saklar.
kalemin mektuba çizdiği nakış,
düne mazi olur, günü yasaklar.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!