Pencerende bir kuş,
sıkılmış,bunalmış yaşamından...
Bakmış hava aynı,gökyüzü aynı
uçmalar,kanat çırpmalar aynı...
özgür olmalı...
Senin avuçların yalan...dur! farkında
Yanılgı; yavaş,yavaş uzaklaşıyorsa...
Uyanıp kendine geliyorsundur...
Ya karanlık odanın içerisinde / ta uzaklardan
kıvrılarak gelen yolların beyaz çizgileri...
Geceleri hazırlar,yalnızlığa akşamlar
yavaş,yavaş...
Sonra,
Birdenbire sis perdesiyle çöker hüzün...
Kurtuluş yolları çizersin el yordamıyla
bazen birkaç setten
birden aşan,
çağlayan...
bazende,
kuytu bir yaprak üzerinde
kaldırım taşı çatlağında konaklayan
rüzgarın dölü gelincik...
mahşer yeridir,aslında yerin
ama sen!
sen
bir esinti daha düşse bu sokağa
Sarı zambaklı yolda
bir gül,
olmazsa olmazları
varmış
kırmızı çizgili..
avuçlarımdaki nasır
nasıl olurda
bu zamanda aynı kalır
hayret...
kolayca harcanan
ne bir söz söyledi
ne el salladı..
ne de bir adım atabildi
ardından..
gözlerini usulca çevirdi..
yüzünün pembeliği,beyaza döndü..
ruhum, tutulmuş
hayallerin unutulmuşu...
bir gecenin sabahına
ayrılık fermanı okunuşu...
tutsam korkumu,
İçinde dolaşıp durduğum hayat...
Kalabalıklarından kaçışlarım oldu
Tenhalarında pusuya düştüm, kalemlerim kırıldı...
Kaç karanfil tuttum ise elimle
Kaç karanfil kokusu çektim isem içime...
Çiğnendi birer birer ellerimden çekilerek.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!