Öpmek fayda verse
Tutmakla gelse
Sarılmakla sevse
Saclarını çekse
Okşar gibi baksa
Ne kıymeti kaldı
On bin gül çiğdemler kırlarda
Bir arı on bin gülü kokladı
Çekirgeler sıçradı
Bir şafak uçtu kuşlar
Orak çekiç bayrağımız
Devrimlerin yollundayız
Davamızda ölsek bile
Ölümsüzdür şehidimiz
Kızıl bayrak ellerimizde
Toprakta doğurgan hayat var
İnsanlarımız aç
Aşa muhtaç
Torpili olanlar alacak ambardan
İnsanlar aç bekliyor
Ekmek ve zeytin insana cazip geliyor
Gerillanın mermisi çınladı
dağlarda
hırçın rüzgarlar ve kızılca kıyamet karşısında
ölmedi yoldaşlarım
namlular bıyıklar buz tutmuş
özgürlük ve barış var
Viran etin beni acı sözünle
Sana kıymet verdim sevdim özümle
Ne kıymetim kaldı senin gözünde
Hepimizin kabahatin var elbet
Seni seven şu yüreğim har elbet
ne zaman aynaya baksam
içimde bir ses kırılır
çizsem resmini bir avuç suya
başını alıp gidiyor
uykularım gibi...
gönlümde..
Baktığında yılların harında
O bakışlarda
Ne görürsün onda
Sarılıp yatmak için midir?
Gece koynunda
Sevgi ile şefkatli ellerinde
Kitap gibi sözler var dillerinde
Göçün kervan oldu köy yollarında
Bazen de sürüldün sen öğretmenim
Öğrenciler okulun gül bahçesi
Zorunlu olarak, Türkiye de okulu bırakıp İsviçre’ye ailemin yanına yerleştim ama okuma hevesimi de yanımda getirmiştim..Okumaya hiç ara vermedim. Gençlik çağıma gelip de benliğimi bulduğumda, emekçi olmanın da verdiği bilinçten ötürü sola sempati duymaya başladım. Her sola sempati duyan genç gibi bende Nihat Behram’ın Dar ağacında Üç fidan, Ser verip de sır vermeyen Yiğit kitaplarını aldım. Bu kitapları okudukça sola daha çok sempati duydum. Yerimin de sol da olduğunu anladım. Bu arada Nihat Behram’a da sempati duymaya başladım. Yazdığı kitaplarında ki konulardan ve çektiği işkencelere ve acılara karşı dik duruşuna.
Kim böyle bir yiğit yüreğe, korkusuz kaleme sempati duymazdı, sola sempati duyarda.Kendisi de kitaplarında anlattığı o yiğitler kadar yiğitti ve korkusuzdu. Çünkü halkına sevdalıydı.. Halkı için yazıyor, halkı için mücadele veriyordu.
KIRBAÇLAMAK DÜNYAYI
İlk bakışta Yusuf Ter’in öyküsü bildik bir serüveni anlatıyor gibi; ücralardaki “bizim köy”lerden birinde doğmuş Ter, yoksulluk ailesiyle birlikte onu yaban ellere savurmuş, hasret, baskı, yoksulluk, çileler üstüne çile O’nu Düş ülkesinin ezgilerine vurmuş, oradan da duygul ...
DOST YUSUF
“Güzel insan Yusuf Ter’e”
Yıllardır hep doğru yazdığım için
Nedendir hep beni suçlarlar Yusuf
Düzenin hilesin sezdiğim için
İdama bizlerden başlarlar Yusuf
Şöyle düşünürüm olan çok acı
Tilkiye vermişler krallık tacı
Bu düzende meyve veren ağacı
DOSTUM YUSUF TER
1970 de Kozanlı’ nın, İmranlı Köyünde Dünyaya gelen Yusuf Ter, küçük yaşta babasının işi gereği İsviçre’nin Basel kentine gider. Bu göç esnasında eğitimini de İlkokul dördüncü sınıfta bırakır bir daha okula devam etmez. Fakat, İlkokulu bile bitiremeyen Yusuf Ter, boş durmaz, ...