Sade suya benzer yüzü
Eellerinde güller kokar
Dili şeker, serbet badem
Al, al olmuş yanakları
Mehtaplı gecelerin ışığı
Güzelliğine vurulduğum
O yar benim olduğu gün
Gözlerinde durulduğum
Su gibi aktığım bu gün
Melek gibidir yüzlerin
Bir oçak bin dokuzyüz eli beşte
Afşinde dünyaya geldi Emekçi
Asıl adı Ali Haydar Levendiz
Mahlasıyla halkın oldu Emekçi
Meydanlarda özgürlüğü haykırdı
Çıktın karşıma ey güzel
Bir bal çaldın ki çok özel
Damağında gizler,gizler
Bir bal çaldın ki çok özel
Gel Sevdiğim artık yeter
Ozon ihanetle, gazla delindi
Dünya koklayacak gülün mü kaldı
Ormanlar yakıldı villa yapıldı
Gayri yeşerecek dalın mı kaldı
Anlaşılan ömür sona geliyor
Mehtap için
I
oturmuş bir bank üzerinde
karşımda oynayan çocuğa bakıyorum
Medyada hep aynı tipler
Bir birine bağlı ipler
Başa düşmüş küçük bitler
Pasaklı bakılmaz TV
Komşuluk yapar starlar
Sevgi ile şefkatli ellerinde
Kitap gibi sözler var dillerinde
Göçün kervan oldu köy yollarında
Bazen de sürüldün sen öğretmenim
Öğrenciler okulun gül bahçesi
Zorunlu olarak, Türkiye de okulu bırakıp İsviçre’ye ailemin yanına yerleştim ama okuma hevesimi de yanımda getirmiştim..Okumaya hiç ara vermedim. Gençlik çağıma gelip de benliğimi bulduğumda, emekçi olmanın da verdiği bilinçten ötürü sola sempati duymaya başladım. Her sola sempati duyan genç gibi bende Nihat Behram’ın Dar ağacında Üç fidan, Ser verip de sır vermeyen Yiğit kitaplarını aldım. Bu kitapları okudukça sola daha çok sempati duydum. Yerimin de sol da olduğunu anladım. Bu arada Nihat Behram’a da sempati duymaya başladım. Yazdığı kitaplarında ki konulardan ve çektiği işkencelere ve acılara karşı dik duruşuna.
Kim böyle bir yiğit yüreğe, korkusuz kaleme sempati duymazdı, sola sempati duyarda.Kendisi de kitaplarında anlattığı o yiğitler kadar yiğitti ve korkusuzdu. Çünkü halkına sevdalıydı.. Halkı için yazıyor, halkı için mücadele veriyordu.
I
Nehir olsun yüreğin
İlim irfan dolu sende
Haykırışın ateşle kor
Ağıtların yolu sende
KIRBAÇLAMAK DÜNYAYI
İlk bakışta Yusuf Ter’in öyküsü bildik bir serüveni anlatıyor gibi; ücralardaki “bizim köy”lerden birinde doğmuş Ter, yoksulluk ailesiyle birlikte onu yaban ellere savurmuş, hasret, baskı, yoksulluk, çileler üstüne çile O’nu Düş ülkesinin ezgilerine vurmuş, oradan da duygul ...
DOST YUSUF
“Güzel insan Yusuf Ter’e”
Yıllardır hep doğru yazdığım için
Nedendir hep beni suçlarlar Yusuf
Düzenin hilesin sezdiğim için
İdama bizlerden başlarlar Yusuf
Şöyle düşünürüm olan çok acı
Tilkiye vermişler krallık tacı
Bu düzende meyve veren ağacı
DOSTUM YUSUF TER
1970 de Kozanlı’ nın, İmranlı Köyünde Dünyaya gelen Yusuf Ter, küçük yaşta babasının işi gereği İsviçre’nin Basel kentine gider. Bu göç esnasında eğitimini de İlkokul dördüncü sınıfta bırakır bir daha okula devam etmez. Fakat, İlkokulu bile bitiremeyen Yusuf Ter, boş durmaz, ...