MARANGOZ YUSUF
Üstleri başları yırtık ne yapsın
Geçimi perişan marangoz Yusuf
Her işe giderdi yokluk ne yapsın
Bukle bukle lüleli saçları
Ne güzel bakar gözleri
İnce yay gibi uzun kaşı
Ne güzel bakar gözleri
Parmağında yok halka
Bumuydu da demokrasi
Kurşun sıktılar dilime
Susturmaya Kürtçe sesi
Kurşun sıktılar dilime
Evrensellik nerde hani
Şu dağların dorukları eğilmez
Bozulmuş mertlik meydanları
Nezaman güleceksin bilinmez
Nevşehir’de Hacı Bektaş-i Veli
Dağin yeşil çiçek çoktur
İmran köyüm eşin yoktur
Daha sana doyamadım
İmran köyüm eşin yoktur
Dere, tepe, dağda, düzde
Ey sevdiğim
Öldüreceksin beni
Bana bir tuzak
Ben toy delikanlı
Severim güzel olan kadını
Nazar değecek şimdi bana
Karıncalar yuvasına çekilince
Gökteki ay yarım doğar
Börttü böcek sesiz ovada
Alev alev meşaleler yanar
Her şey devrim uğruna
Kentte köyde kasabada
Görenler hep ağladılar
Sanma kara bağladılar
Yürekleri dağladılar
Bunu saymadın mı dere
… Dere, dere Kızıldere
… Senin adın kanlı dere
Bakıyorum burda, dünde kendine
Kurşun sıkanlara üye olmuşlar
Yarınını unutarak bugünde
Şimdi faşistlerle birlik olmuşlar
Devrimciler oraya akıyordu
KIRBAÇLAMAK DÜNYAYI
İlk bakışta Yusuf Ter’in öyküsü bildik bir serüveni anlatıyor gibi; ücralardaki “bizim köy”lerden birinde doğmuş Ter, yoksulluk ailesiyle birlikte onu yaban ellere savurmuş, hasret, baskı, yoksulluk, çileler üstüne çile O’nu Düş ülkesinin ezgilerine vurmuş, oradan da duygul ...
DOST YUSUF
“Güzel insan Yusuf Ter’e”
Yıllardır hep doğru yazdığım için
Nedendir hep beni suçlarlar Yusuf
Düzenin hilesin sezdiğim için
İdama bizlerden başlarlar Yusuf
Şöyle düşünürüm olan çok acı
Tilkiye vermişler krallık tacı
Bu düzende meyve veren ağacı
DOSTUM YUSUF TER
1970 de Kozanlı’ nın, İmranlı Köyünde Dünyaya gelen Yusuf Ter, küçük yaşta babasının işi gereği İsviçre’nin Basel kentine gider. Bu göç esnasında eğitimini de İlkokul dördüncü sınıfta bırakır bir daha okula devam etmez. Fakat, İlkokulu bile bitiremeyen Yusuf Ter, boş durmaz, ...