O güzelin kaşı çatık
Bende birçok anısı var
Gamzeleri cana batık
Bende birçok anısı var
Bakışımdan uslanınca
Çekirdekli alıç dalında
Üzümleri kopardık koruk bağında
Işkın toplardık ekşimiş tadı ile
Yapraklarını sararlardı pirinç kıyma ile
Koruk olan üzüm renk değiştirirdi
neyim kaldı ki burada
hep gurbette yoldaşlarım
eş dost sardı muhabbete
dert işledi kemik ete
su bile katılmış süte
Canım ver aşkını bana
Kurban olayım diline
Uyut beni kollarında
Başım koyayım yoluna
Benim yarim gonca güldür
Sevdada aşkta sende mi
Karalar bağlattın bana
Amansız sevdanın suçu
Yâr sende midir bendemi
Düştüm derde çaren olmaz
Sevdalarım vardı ya
Gelip giden ruhuma
Sensiz dünyam dardı ya
Her şey senin uğruna
Güzellikte yarışak
İstanbul da yüzün ebedi gülmez
Geceleri un, tüneğin olmaz
Havası kirlidir sana hiç gelmez
Sevdam seni bekler avare gönlüm
Gece caddelere baktığın boşa
Rivayete göre Azrail ölür
Şeytan olarak da geriye döndü
Peygamber den biri bunu da görür
Aydınlık çağın da ışığı söndü
Seke,seke çaydan geçip de iner
hangi gecenin kurşunu
çınlıyor kulaklarda
çocukların yarına umutları
bakıyor mavi gök yüzüne
güneşin terk ettiği şehir
ne zaman doğacaksın
KIRBAÇLAMAK DÜNYAYI
İlk bakışta Yusuf Ter’in öyküsü bildik bir serüveni anlatıyor gibi; ücralardaki “bizim köy”lerden birinde doğmuş Ter, yoksulluk ailesiyle birlikte onu yaban ellere savurmuş, hasret, baskı, yoksulluk, çileler üstüne çile O’nu Düş ülkesinin ezgilerine vurmuş, oradan da duygul ...
DOST YUSUF
“Güzel insan Yusuf Ter’e”
Yıllardır hep doğru yazdığım için
Nedendir hep beni suçlarlar Yusuf
Düzenin hilesin sezdiğim için
İdama bizlerden başlarlar Yusuf
Şöyle düşünürüm olan çok acı
Tilkiye vermişler krallık tacı
Bu düzende meyve veren ağacı
DOSTUM YUSUF TER
1970 de Kozanlı’ nın, İmranlı Köyünde Dünyaya gelen Yusuf Ter, küçük yaşta babasının işi gereği İsviçre’nin Basel kentine gider. Bu göç esnasında eğitimini de İlkokul dördüncü sınıfta bırakır bir daha okula devam etmez. Fakat, İlkokulu bile bitiremeyen Yusuf Ter, boş durmaz, ...