Sıcak düşler kuruyordum
Ben annemin kollarında
Şimdi onu arıyordum
Şu gurbetin yollarında
Beni kökümden söktüler
Antalayanın kumunda yatasın
Kumral sarışın esmerler göresin
Keklikleri sarıp bıldırcını atasın
Harun abiye de güzel poz veresin
Seyit dost yolunu şaşırma orda
Kara bulutları sarmış göğsüne gökyüzü
Damlalar çiseliyor gizlenerek toprağa
Mavilikler serpilmiş denizin üstüne
Gül gibi açılmıştı ufukum
Kırılan dalların uçlarıydı tanıklıklarım
Arıların sürüsü kovanda ürerken
Anasına bile ana olan
Garip köylü kadını
Dostu düşmanı çok olan
Anadolu kadını
Mor şalvarlı
an gelir
paldır küldür yıkılır bulutlar
gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet
O güzelin kaşı çatık
Bende birçok anısı var
Gamzeleri cana batık
Bende birçok anısı var
Bakışımdan uslanınca
Çekirdekli alıç dalında
Üzümleri kopardık koruk bağında
Işkın toplardık ekşimiş tadı ile
Yapraklarını sararlardı pirinç kıyma ile
Koruk olan üzüm renk değiştirirdi
neyim kaldı ki burada
hep gurbette yoldaşlarım
eş dost sardı muhabbete
dert işledi kemik ete
su bile katılmış süte
Canım ver aşkını bana
Kurban olayım diline
Uyut beni kollarında
Başım koyayım yoluna
Benim yarim gonca güldür
KIRBAÇLAMAK DÜNYAYI
İlk bakışta Yusuf Ter’in öyküsü bildik bir serüveni anlatıyor gibi; ücralardaki “bizim köy”lerden birinde doğmuş Ter, yoksulluk ailesiyle birlikte onu yaban ellere savurmuş, hasret, baskı, yoksulluk, çileler üstüne çile O’nu Düş ülkesinin ezgilerine vurmuş, oradan da duygul ...
DOST YUSUF
“Güzel insan Yusuf Ter’e”
Yıllardır hep doğru yazdığım için
Nedendir hep beni suçlarlar Yusuf
Düzenin hilesin sezdiğim için
İdama bizlerden başlarlar Yusuf
Şöyle düşünürüm olan çok acı
Tilkiye vermişler krallık tacı
Bu düzende meyve veren ağacı
DOSTUM YUSUF TER
1970 de Kozanlı’ nın, İmranlı Köyünde Dünyaya gelen Yusuf Ter, küçük yaşta babasının işi gereği İsviçre’nin Basel kentine gider. Bu göç esnasında eğitimini de İlkokul dördüncü sınıfta bırakır bir daha okula devam etmez. Fakat, İlkokulu bile bitiremeyen Yusuf Ter, boş durmaz, ...