Belki o zamanlarda bilmezdim yanlızlıgı
Yoktu içimde belki de aşk denen ateş
Acılarım firar da izindeydi beklide hüzünler
Mutluydum öyle çok umutluydum
O günlerde huzurluydum
Harman yerleri sessiz
Yüksek dağlar karsız
Engin ovalar çiçeksizdi
Sen gittiğin gün yar
Uçmadı kuşlar havada
Ekinler yeşermedi tarlada
Bitkin düştüm şu gönlümün derdinden
Ateş olup yakıp durdu bu sevda
Yığılmışım yıkılmışım ağrım dinerken birden
Diz bükülüp karardı gözlerim aniden
Yaşlı köylü bir kadındı başucumda gördüğüm
Oğul dedi kim bu sevdiğin kimdi uğrana yorgun düştüğün
İnsan olmak zor dediler
Bak şekline bul dediler
Dirhem dirhem tart dediler
Tartı bozuk kefe bozuk
Artık lisan anlaşmıyor
Âdemoğlu kuluz hakka bilesin
Cennet ile cehennemi göresin
Ahir zaman mümin bir kul olasın
Kul hakkıyla gitme öbür tarafa
Beş vakit de ezan sesi yükselir
Nasıl düştün gönül sen bu yanlışa
Yaşı küçük ondan sana yar olmaz
Hayatını sürme sarp bir yokuşa
O küçücük kızdan sana yar olmaz
O bahardır sen gelmişsin güzüne
Her şey yalan dedikodu
Özde iman olmayınca
Sanki dünya boş bir kazan
Aş içinde olmayınca
İbret çoktur ders alana
Adımların sıklaşmış bu gidişin nereye
Söyle bana yol var mı yar ölümden öteye
Akan yaşlar gözümde ulaşmışken dereye
Söyle başka yol var mı yar ölümden öteye
Ayrılığın acısı yüreğimi kanatır
Hüzünlenme sitem etme
Dünya zaten bizim değil
Dert verenden umut kesme
Ömür zaten bizim değil
Gülsün yüzün dilin şakrak
Hava puslu ortalıkta sessizlik
Matem sarmış, gönlümüzü öylemi
Bahar günü, nedir böyle renksizlik
Dünya solmuş, gözümüze öyle mi
Rüzgar esmez yok hava uçurtma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!