Yanlış değildi yalnızlıkları
Ayrık otlarından arınmış gülün
Gülşeni arayan aşiyansız bülbülün
Yola düşen abdalın
Gökte yavru kuşa, yerde fidana
Üleşti lokmalar, kapan kapana
Öyle bir deveran, doğan doğana
Geldik "dünya" denen, kara kazana
Yitiği sorarsan koca cihana
Yabancısı değilim zifir gecelerin
Dilencisiyim kayan bir yıldızın sabahının
Dileğimi tuttum kapında bekliyorum
Ne olur git deme, yatıya kalayım
Yıllardır şarkılarımı bir karartıya çaldım
Hangi birini anlatsam telaşenin
Vurulmuştum bir yayla şenliğinde
Sadece ben miydim girdabında
Gelişini müjdeleyen karlı zirveler yalçın kayalıklardı artık
Yeşilin bilmem kaç tonu sönük kalmıştı yanında
Süzülen al yazman rüzgara yön veriyordu
Konuşulmadı be çocuk
Sahile vuran mülteci bedenin
Aynı renkli formayı terletenler kadar
Kırmızınla lacivertinle "üç yıllık mukavele yeter" dedin
Dörtte üçü su , yüzde bilmem kaçı dönek dünyaya
Elim kolum ta arştan bağlı
Bağrımdaki ilmeğin esiriyim
Bağırtıma kulak vermiyor toprak
Bağ bozumları acıtıyor sol yanımı
Kumruların ayak bağıyım aşk meydanında
Gönlümdekiyle yeşerir gülzarım
Gül ki servetidir bülbülün
Kurursa tutunduğum dalım yetiş Hızır
Güneşi kıskandırır gözlerin
Nazarın ki eritir dağları
Doğumla başlayan bir macera benimki
Aleme taydım , anama aydım
Yanaştırmazdı kimseyi şafağıma
Duman ederdi aygırını da kısrağını da
Menderes boylarında kıvrılırdım girift kaderime
Yularsız hayat hayali kurar
Kütlesi artmaz demişlerdi dünyanın
Ya düşmeliydi bir gök taşı
Ya inmeliydi bir melek
Ya da kalubelada ahdeden ruhlar, bedenlerine sarılmalıydı yirmibir gramlık artış için
İstisnasına mucize deniyor, gelişin gibi
Saatler kurulmuştu teşrifine
Seviyor sevmiyor uğruna koparmam papatyaları
Tek mi çift mi diye atarım zarları
Ama hep çift gelme ümidiyle sallarım fincanları
İncitiyor ihtimallerin yasasızlığı
İmkansızlığına eş değer zarın olasılıksızlığı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!